.

.
Üç çeşit meslek varmış : mühendislik,doktorluk,bir de hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.Prens Paradoks'tan bahsetsem kim bilir ne der? Belki şimdi sizin yanınızda Dorian Gray'lik yaparım bir süre. Sonra beni Lord Henry'liğe terfi ettirirsiniz. Masrafı neyse veririm. Fakat bir sıfatla başlamak istiyorum. Bu çocuk ilerde büyük adam olacak gibi ne olduğu belirsiz bir tanımla değil..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

3 Şub 2012

2 Mart





Bu yolculuğu neden yaptım ki ? Otel odalarını eskiden beri sevmem.Evlerinden atılmış insanlar içindir oteller Sanki.Kendimi nereye atsam faydasız. Uçağa ilk defa bindim fırtınalı bir gecede. Uçak alanında da çok üşüdüm. Gene hastayım. İlaçlarımı banyoda ki etajere dizdim.Boğazım ağrıyor : gargara yaptım. Neyzleyim : burnuma ilaç damlattım. Aptalca bir çırpınış içindeyim. Hiç iyileşemiyeceğimi biliyorum. Ayna da yüzüme baktım : yorgun bir yüz. İhtiyarlamaya başlamış. Gözlerimi kıstım : çizgiler belirdi olur olmaz yerlerde. Kafatasımın çok inceldiğini hissediyorum. Yürüken çok dikkat ediyorum : bir yere çarpsam sanki dağılacak. Camdan bir kafanın içinde ağır bir beyin : başımı taşıyamıyorum. Çıkıntılı yerlerden geçerken korkuyorum. Berbere gittim. Binayı pürüzlü bir sıvadan yapmışlar ; sıvalarının sivri uçları beynimi delecekmiş gibi geldi.  Berberde yüzümü yorgun buldu.Sakalım zor tıraş ediliyormuş. Biraz konuşsaydık belki oda evlenmemi tavsiye ederdi. Ben parçalarımı bir arada tutmak için olağanüstü bir çaba harcıyorum ; tutmuş benden ne istiyorlar. Selim gibi görünmenin bana neye mal olduğunu bir bilseler. Yatağın içinde büzülmüş bu satırları yazarken nasıl kahramanca bir dayanma gösterdiğimi farketmiyorlar. Kimse , karşısındakinin parçalanışını görmek istemiyor.

Otel odasından , sokaktaki gürültülerin azalaşını korkuyla izliyorum. Biraz sonra sessizlik gelecek ve ben korkularımla başbaşa kalacağım. Korkularımla iyi geçinmeye çalışıyorum.Onu da kızdırmamaya çalışıyorum ayrıca. Kitapları görünce içim bulanıyor ; Bu duygumdan daha çok onu sevindirecek ne olabilir ?  Ona duyduğum saygı sözde kalmıyor. Gurur kırıcı alçalmalara başvurarak , beni rahat bırakması için yalvarıyorum. Sokakta daha gürültüler varken o kadar önemsemiyorum onu. Sonra alçakça yalvarmaya başlıyorum. Bütün odayı dolaşıyorum, bütün gizli köşelere bakıyorum. Akşam üzeri ilk indiğim otelde , ilaçlarımı yerleştirmek üzere banyoya gitmiştim. Banyonun içinde , kaygan yüzeye tırmanmaya çalışan dev bir hamamböceği gördüm. Onu öldürecek gücüm yoktu. Orda olmasına da dayanamıyordum. Odaya döndüm. Hamamböceğinin  beyaz  ve kaygan yokuşu nasıl tırmanmaya çalıştığını gözlerimin önünden silemedim. Bavulumu kaptığım gibi aşağı indim. Otel katibinin önünden geçerken bir şeyler mırıldandım. Caddeye attım kendimi. Hemen yoldan geçen bir otomobile bindim. Otel katibinin peşimden gelmesini önelemek istiyordum.İyi günlerimde bile Kafka'nın Değişim hikayesini okuyamamıştım.Hamamböceklerinden nefret ederim. Görüldüklerini anlayınca duyargalarını bir sallayışları vardır. Hain hain bir kaçışları vardır. Kafka'nın o hikayeyi sonuna kadar yazabilmesine şaşıyorum..Böceği hala görür gibiyim. Bu münasebetsiz düşüncelerle nasıl uyuyacağım ?

Bu şehre neden geldim? Evler ışıklarını o kadar erken söndürüyorlar ki. Saat dokuzda sokaklarda kimse kalmıyor.Pencereden bakıyorum : karanlık ve belirsizlik. Karanlıkta şekilleri bir birinden ayıramamak içimi ürpertiyor.Pencereden geri çekiliyorum. Karanlığı görmemek için perdeleri sıkı sıkı kapatıyorum. Saat dokuz buçuk.  Hemen giyinip çıkmalıyım. Bütün geceyi bu odada geçiremiyeceğim..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay