bayan
uzağınız ne kadar yakın bana
ne kadar mesafe var
dudaklarımla
dudaklarınız arasında
bir öpüşten diğerine
kaç yudum şarapla gidilir
sarhoşmudur insan
şişelermidir sarhoş yapan...
/yoksa sevmek midir adamı adam, kadını kadın yapan/
bir güneş batımında
bir yağmur doğuyor gökyüzünden
hep senin yüzünden
yüzümden düşüyor damlalar
bak
susuyorum
sen sustukça ben büyüyorum
kocaman oluyorum yüreğinde
bir yol yürüyorum
yüreğimden yüreğine
sen bilmesende
aydınlatıyor ışığın beni gecelerde
sığmıyorsun gündüzlerime
tüm kokuları içine saklayan
bir çiçek gibi düşüyorsun ellerime
ve üşüyorsun
soğuksun belkide
yanında değilim ya hani...
oysa varım içinde
hissedebildiğince...
"Fulia..."
Çölde su yarasıdır dudaklar...
rengi ahengini kaybetmiş
bir masalın sonunda yaşlandı AŞK
dilek niyetine
çaputlar çiçek açtı bahara...
kırık düşler balosunda
hüzünbaz bir dans merasimi
dudaklarında eflatun yalnızlığıyla
şımarık siyah gözlü bir kadın...
derin bir çöl dekoltesi
/teni/
gökyüzü bulaşığı, yağmur s'isli gözler
siyahi bir yürek mahzeni
/tozlu/
kırmızı şarap şişelerinin esrikliği
kalp kulakçıkları
Tanrı karıncıkları
ışık görmeyen...
kendi yelkovanında
ölüme asılı
/bir adam/
/bir zaman/
sızı...
hiç durmadan
öylece duran...
...
hiç durmadım, dolaştım gözlerinin yollarında
yüreğine varana kadar durmayacaktım
her kıyıya vuran dalgayı sesin sandım
bundandır denizlere aşinalığım...denizi sevişim… sensizliğim…
şehirleri sen sandım
koca koca gözlerini açıp kapatarak bakıyorlarda…
gece ışıl ışıl parıldayan uzaklara baktım
seni gördüm her sokak başında…
vuruldum..
bir mermi yarası değil belki
Aşk acısı
Kalb ağrısı
İnce bir sızı… Acısı durmadan yüzüme gülen kötü bir masal kahramanı gibi…
rengi ahengini kaybetmiş
bir masalın sonunda yaşlandı AŞK
dilek niyetine
çaputlar çiçek açtı bahara...
kırık düşler balosunda
hüzünbaz bir dans merasimi
dudaklarında eflatun yalnızlığıyla
şımarık siyah gözlü bir kadın...
derin bir çöl dekoltesi
/teni/
gökyüzü bulaşığı, yağmur s'isli gözler
siyahi bir yürek mahzeni
/tozlu/
kırmızı şarap şişelerinin esrikliği
kalp kulakçıkları
Tanrı karıncıkları
ışık görmeyen...
kendi yelkovanında
ölüme asılı
/bir adam/
/bir zaman/
sızı...
hiç durmadan
öylece duran...
...
hiç durmadım, dolaştım gözlerinin yollarında
yüreğine varana kadar durmayacaktım
her kıyıya vuran dalgayı sesin sandım
bundandır denizlere aşinalığım...denizi sevişim… sensizliğim…
şehirleri sen sandım
koca koca gözlerini açıp kapatarak bakıyorlarda…
gece ışıl ışıl parıldayan uzaklara baktım
seni gördüm her sokak başında…
vuruldum..
bir mermi yarası değil belki
Aşk acısı
Kalb ağrısı
İnce bir sızı… Acısı durmadan yüzüme gülen kötü bir masal kahramanı gibi…
Gökay Birkan Sucaklı
Kayıp Düşler Atlası