Yalnızım. Bir tek ben yalnızım. Ah.
Ev 60m2. sıcaklık gölgede 35. nem oranı %90. İstanbul.
"a"larla "e"ler arasında, tığ sabrıyla, muşambalar arasında, bütün doğularla bütün batılar arasında, kendi doğularını kemiren doğularla, güneyle kuzey, buzla buhar, kararla kararsızlık, yerlerle yersizlik, aşksa aşksızlık, halkla halksızlık, haklılarla, hakka tapanlarla, tapanlarla tapmayı reddedenlerle, reddin sığlıklarıyla olmanın uçurumları arasında, sıkıntıyla sıkıntıyla, it gibi voltalıyorum sıkıntıyla, karış karış evi fırdönerek, her dönüşte koltuk, kitaplar, fotoğraflar, köpekler, ihanetler, pencere, yatak, hayaletler, türk'iye, pencere, içimdeki tarifsiz sıkıntıyla, üzüntüyle, modası geçmiş duygularla, uzam diye bir şey bırakmamış o meret klostrofobiyle, sokağa çıksam aklımı, kalbimi piranhalar gibi gündelik rutin bir iştahla didikleyen türkislamsentezi efendiler, serok apo ve anıtkabirde bir türlü yatamayıp heykelleriyle askerleriyle üstüme üstüme binlerce ata ve hangi düşmana sıkılı sol yumruklar kol kola halayda ben bu çemberi cart diye yırtıp nasip olursa, it gibi voltalıyorum, bir günde kilometrelerce metris voltalaması şampiyonu ben bu evde de bostan beygiri tavında, ah!
İt gibi voltalıyor, it gibi uluyorum. Savulun yallah! İç sıkıntım
ha taştı ha taşacak dışıma–
Zaman geçmiyor, birikiyor insanın etrafında.
Ve ben ki, sık sık yerçekiminden kurtulup dünyadan kayan cinslerdenim, bu pis pis dünyanın 10 kat hızında volta voltalamazsam n'olayım!
Ah.
Yazmayı engelliyor da bu döngü, yazmak için bütün nedenlerimi de ufalayıp erteliyor da, hem bitirmeden elinde tutmak, zamanı da istediğim kadar geride tutma olanağı sağlıyor da, yazılarla ben yıllardır bu sapmış olanakla..
Her şey boş, diyor bir Ermeni şarkısı. Her şeyin içinin dolu olduğu bir zaman varmış. Ah. Hem benim aklım, bilincim öyle depolanmış beynimde durmuyor, onları orda düzenlemek, bir sisteme sokmak sonra da size sunmak kim ben kim!
"ne iş yapıyorsunuz?"
"ne yazıyorsunuz?"
voltalıyorum, voltalıyorum kelimeler içimdeki öfkeyle yan yana tırısa kalkacaklar az kaldı tırısa kalkıp kırılacaklar az kaldı… Ana Dil'imi kopartacağım az kaldı, piç piç heceler ağzımdan çitalar gibi fırlayacaklar da bir böğürtü dili konuşturacağım az kaldı
Ah.