.

.
Üç çeşit meslek varmış : mühendislik,doktorluk,bir de hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.Prens Paradoks'tan bahsetsem kim bilir ne der? Belki şimdi sizin yanınızda Dorian Gray'lik yaparım bir süre. Sonra beni Lord Henry'liğe terfi ettirirsiniz. Masrafı neyse veririm. Fakat bir sıfatla başlamak istiyorum. Bu çocuk ilerde büyük adam olacak gibi ne olduğu belirsiz bir tanımla değil..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

9 Şub 2016

Ben de bir bıçakla gölgemi kessem, bu lanetli ruhtan kurtulabilir miyim?




aşk üzerine

“aşka, tüketilecek, sahip olunacak ya da teslim olunacak bir nesne gözüyle bakıldığı zaman nefret de ortaya çıkar.”

“çağımızda sözüm ona dürüst ilişki, iki tarafın da tüketici olduğu, birbirini tükettiği, birbirinden tükettiği bir ilişkidir.”

“kendiliğinden değil de, daha çok bir tanıma bağlı olarak ele aldığımız sahiplenici aşk çabuk biter.”

“ tüm sürecin anlamını değerlendirecek yerde, aşkı unutup ilişkiyi ve onun sonucunu yargılarız.”

“duyularımızın ortak yaşanmışlığı aracılığıyla aşkı paylaşmaktansa, ona sözcüklerle sahip çıkmaya çalışıyoruz.”

“aşk, sözden önce de vardı.”

“aşk, yaşamdan güçlü olamaz. özgürlükten yoksun olarak da varlığını sürdüremez.”

“aşka sahip çıkmakla, aşkı bitirmiş oluyoruz.”

“sensiz yaşayamam" sözleri, sevgililerden biri ayrılmak istediğinde diğerinden gelen umutsuz bir çağrıdan başka bir şey değildir artık.”

"insanın sevdiğine sahip olma tutkusu aşkın kendisinden ağır basmaya başladığı an, bu aşk değildir artık. aşk yaşamdan güçlü olamaz, özgürlükten yoksun olarak da varlığını sürdüremez."

“yaşam, aşk uğruna inanç ve davranışlarını tümüyle değiştiren kişilerle doludur.”

yaşam üzerine

"hasta olduğun için değil, hayatta olduğun için öleceksin."

“evrenin uçsuz bucaksızlığı ile yekvücut olmak yerine, sabit bir zaman ve mekânda denetlediğimizi sandığımız kısır dünyalar kurarız kendi kendimize.”

“hayat ‘giysi’lerimiz genellikle önceden biçilmiş, hazır giyim olarak tasarlanmıştır.”

“temel çabamız hep doğrulamak, hep olayları gizemli olmaktan çok anlamlı gösteren anlaşılır modeller uydurmaya çalışmaktır.”

“oysa, kendimizi ömür boyu sabit hedeflerle sınırlayarak sadece limandaki teknelere binmeyi ve bilinen iki iskele arasında yolculuk yapmayı yeğliyoruz.”

“zeka, güzellik, adalet, sevgi, özgürlük gibi şeyler ölçülemez ve kıyaslanamaz. onlar ancak, tanımlanmadıkları ve standartlaştırılmadıkları ölçüde var olabilirler.”

özgürlük üzerine

“özgürlük, uyuşmazlığın bir fonksiyonudur. hiçbir zaman uyuşmak zorunda kalmama sürecidir özgürlük.”

“özgürlüğün esası, bir nesneyi, bir kişiyi, bir düşünceyi ya da bir çiçeği bir diğerine tercih etmek değil.”

“özgürlük insanın belli bir eylemde, belli bir düşüncede derine inebilme kapasitesidir.”

“özgürlük savaşı, elimizde olanları koruma ve saflığı bozulmamış deneyimlerimizi gelecek kuşaklara aktarma çabası olacaktır.”

zaman üzerine

“ölümü hazırlayamazsınız. hayatı hazırlayamazsınız. onlar öylesine, olduğu gibi gelir. hayattan bir ‘an’ı soyutlayamazsınız. hiçbir şey o ‘an’a bağlı olamaz. her şey sürecin bir parçasıdır.”

“geçmişteki süreçlerden belirli ‘an’ları koparıp, geçmişte çok mutlu ya da çok mutsuz olduğumuza karar veremeyiz. geçmişte yaşanmış ‘an’lardan hatırladıklarımıza dayanarak yeniden kurulan şey, hapishaneden farksızdır.”

“insan mutlu bir ‘an’ sipariş edemez – ne geçmişten, ne de gelecekten.”

“yaşamlarımızda sihirli ‘an’lardan oluşan bir sirk kuruyoruz. yaşamlarımız, her olayın bizi sihirli bir ‘an’a götüreceği umuduyla yaşanan bir olaylar dizisi.”

“zamanın olmadığı yerde özgürlüğü duyumsayabiliriz ancak.”

sanat ve yaratıcılık üzerine

“yaratıcı çalışma, yaşama eyleminin üzerine geçirilmiş bir deli gömleğidir.”

“yaratıcılık, yoğun yaşayan ve sevgiyi başkalarıyla nadiren paylaşan insanların giriştiği umutsuz bir eylemdir.”

“durmadan birbirimiz için gösteri yaptığımız, ama asla birlikte icrada bulunmadığımız toplumlarda yaşıyoruz artık.”

“sanatta teknik mükemmeliyet ve uzmanlaşma peşinde koşmak, sevişmede ustalık peşinde koşmaktan farklı değil.”

“her fotoğraf çektiğimizde, resmi çekilen nesnenin zaman ve mekânla olan birlik duygusunu yok ediyoruz.”

seçimler üzerine

“ne var ki, yaşamı bu kadar az düşünen, yaşamı düşünmek gerektiği konusunda herhangi bir bilinçli çaba harcamadan yaşayıp giden bizler, başkasının yaşamı etkileyen konularda taraf seçmekte son derece aceleci davranırız.”

“taraf seçmekle, içine hevesle kendimizi hapsettiğimiz gettolar kurmuş oluruz.”

“taraf seçmenin totalitarizmi budur işte: yaşama ait olmayı seçmeden, birbirimize ve bizzat kendimize karşı olmak…”

“taraf seçmemek, kurulu düzenin meşruiyetine meydan okumaktır.”

“seçmek, böl ve yönet kuralını kendi kendimize dayatma yöntemidir.”

“seçmek suretiyle biz’i birçok ‘biz’lere bölüyoruz.”

“sürekli değişiklik ve belirsizlik gösteren bu evrende her türlü seçim bir iddia ve gösteriş eyleminden ibaret.”

“aralarında seçim yapması olanaksız şeyleri seçmeye başlayarak özgürlüğümüzü yitirmeye başlarız."

"totalitarizmin kendini yeniden üretmesi, yalnızca baskıcı güçlerin zora dayalı yöntemleriyle değil, bireylerin de sınırlı bir özgürlüğe razı olmasıyla gerçekleşir."

kahramanlar üzerine

“özgür toplumda kahramanlara yer yoktur. özgür insanın kahramanı olmaz.”

“kahramanlar her şeyin daha iyiye gideceği kandırmacasına dayanarak, halka mesajlar vermekte kullanılırlar.”

“özgür bir insanın kahramanları olamaz, çünkü kahraman statükoyu simgeler.”

“kahramana duyduğumuz gereksinim, kendi içimizdeki güvensizlikten doğar.”

gece üzerine

“yaşam, gecenin konusudur.”

“her şeyden arınmış, çıplak vücut geceye aittir."

"gündüzleri hayatta kalmak için çalışırız geceleri yaşamak için"

“gece, düzen güçleri hep uykudadır"

“kolektif deliliğin zirveye tırmandığı noktada, bireysel delilik şiddetle reddedilir.”

sessizlik üzerine

"sessizlik, duyularla algılananların tümünün doruk noktasıdır. söylenen sözcük, sessizliğe yapılmış bir müdahale, bütünlüğe yapılmış bir tecavüzdür"

barış üzerine

"barışı koruyan hep bizim silahlarımız, tehdit eden ise başkalarınınkidir."

amaçlar üzerine

“amaçlar birer sözleşme değildir. giriştiğimiz faaliyetler hayata açılan yollardır sadece; hayatın güzelliği ve gizemiyle ilgili deneylerdir."

enformasyon üzerine

“hiçbir ayrım yapmadan haberleri izlemenin yol açtığı edilgenlik, kolayca yönetilmemizi ve manipüle edilmemizi sağlar.”

“haber ve bilgiye boğulmuş rafine totaliter toplum, tarihi silen bir toplumdur.”

iktidarlar üzerine

“iktidarın en büyük korkusu muhalefet değil, ciddiye alınmamaktır.”

“tarih bilinci az olan ya da hiç olmayan bir toplumu yönetmek kolaydır.”

“gündelik yaşamlarındaki baskı ve sömürüyü sorgulamaktansa soyut, uzak hedeflerle uğraşanlardan egemen düzen pek korkmaz.”

delilik üzerine


“gerçeğe benzersiz bir bakış açısından bakmak, deliliğin doruk noktasını oluşturur. “

“deli öylesine yalnızdır ki tuttuğu yolda, dünya ve evrenle duygu birliği içinde olsa bile, övgü ve cezanın da ötesindedir o.”

yargılamak üzerine

“insanın yargılamayı reddetmesi, onun kibirli biri olduğu anlamına da gelmez. asıl kibirlilik yargılamaktır."

kötülük üzerine

“kötülük, düşmanın özelliklerinden ya da kişiliğinden çok, hepimizin içindeki ‘düşman’ kavramı içinde saklıdır.”

cinsellik üzerine

“cinselliğimiz bedenimizden çok zihnimizdedir.”

ölüm üzerine

“ölümü yadsıyarak, ölümü gülünç ve çaresiz çabalarla ertelemeye çalışarak hayata körleşiyoruz.”

kitleler üzerine

"asıl açıklanması gereken, neden aç insanın çaldığı ya da sömürülen adamın grev yaptığı değil; neden aç insanların çoğunun çalmadığı ve sömürülenlerin çoğunun greve gitmediğidir."

“nasıl ve ne kadar değişeceğimiz, bir halk yığını olarak, itaat etme ve uyum sağlama eğilimimizin bir fonksiyonudur.”

sistem üzerine

“düzen, insanları toplumsal kategoriler olarak ele alır ve manipüle eder.”

gündüz vassaf- cehenneme övgü