Aşk oburluktan ölür..
Sarah Bernard
Acaba kendimizi en çok savunduğumuz sırada mı alıyoruz en büyük yaralarımızı, en büyük budalalıklarımızı, en akıllıca davrandığımızda mı yapıyoruz acaba, rahatı ve güvenceyi en çok istediğimizde mi kaybediyoruz, en büyük mutluluklarımızı en çok korktuğumuz da mı acaba korktuğumuz başımıza geliyor?...
Kendimizi bu kadar savunmasak, bu kadar çok korumasak, yaralarımız, pişmanlıklarımız ve acılarımız daha mı az olurdu acaba?
İnsanları bu kadar çok denediğimiz, kendimizi kalkanlarımızın arasına böylesine iyi gizlediğimiz, hiçbir acıya ve sıkıntıya razı olmadığımız için mi en çok istediklerimiz en uzağımıza düşüyor, mutluluk ele geçmez bir masal kuşuna dönüşüyor.
Hayat seçimlerle dolu ve her seçim bir kaybediş...
Bir şeyi seçen, bir başka şeyi kaybediyor.
Ya da hiçbir şeyi seçemez ve her şeyi kaybedersiniz.
iki yürekten biri soğuk biri sıcaktır, sıcak olan yüreği çöpe atarlar, soğuk olan yürek pırlanta değerindedir.
Zırhlarımız, korkularımız, savunmalarımız, hesaplarımız, bizi hep bir şey seçmemeye götürüyor, aklımız "öbürünü kaybetmemeliyiz" diyor... Ve en akıllı, en güçlü, en zırhlı, en hesaplı olduğumuz zamanda, her şeyi kaybediyoruz, en çok istediğimiz bizden en uzağa düşüyor.
Aşk dedikleri, bir insandan küçük bir kil parçası alıp bir gün yıkılıcağını gizliden gizliye hep bilerek, o küçücük parçadan kocaman bir heykel yaparken kendilerinin de heykelinin yapıldığını bilmezler.
Sonra birden yüzlerini çevirirler.
Heykellerin kolları bacakları yanlış oynar, parçaları dökülür.
Her seferinde, yeni küçük kil parçalarından yeni heykeller yapmak için, arkalarında kırık bir heykel bırakarak zaklaşırken, aynı mahzun sesle, aynı sözcüğü söylerler.
-Elveda.