Evin beyi karşımda oturuyordu,burjuva terliklerini giymiş bir durumda.Ona desem ki;
Rasim Bey ! küçük burjuva yaşantınızdan çıkın,birlikte sürünelim! İnsanlara bundan başka yapabileceğim bir teklif yok.
Günseli'ye evlenme teklif edebilirsiniz oğlum.Ha evet; unutmuştum.Size de yukardaki uygunsuz teklifi yapmak isterdim,fakat yolunu bilmiyorum.Yaşama kurallarından habersizim.Tek başıma beceremediğim yaşantıyı birlikte nasıl sürdürürüz?Başkalarını taklit ederdik.Olmaz.Yaşamayı taklit ederek insan ancak yirmibeş yıl kadar yaşar..Senin gibi.Teklifini kabul edemeyeceğim oğlum.Fakat amca bey,yaşamayı nefes almak gibi rahat sürdürenlerde var.Onlar daha fazla yaşasın.Yaşasınlar inşallah.Beter olsunlar!
Yemeğimi bitiremedim.Oysa annem yemeğimi bitirmeye alıştırmıştı beni.Doğru dürüst birşey öğretmedi zaten.Göstererekte örnek olmadı.Bende öğrenemedim.Erkekler gibi tükürmesini,sigara içmesini,havluya yüzümü silmesini,eşyayı tutmasını bilmiyorum bu yaşımda.İnsanlara para uzatmasını bilmiyorum daha,cüzdanımdan para çıkarmasını beceremiyorum.Ne işim var bu dünya da benim?Tabağımı uzatışım bile başkalarına benzemiyorOysa ne kadar çalıştım tabağıma bakmadan tabağımı uzatmaya.Annemde yerli yersiz şımarttı beni.Başka türlü oluşumu yanlış yorumladı.Onun oğlu kimselere benzemezmiş.Çok duyduk bu sözleri başka annelerden de.Annem sorunludur.Hiç birşey bilmeseydim belki yeni baştan öğrenebilirdim.O kadar da saf kalamadım.Artık çok geç.On yaşıma kadar beni yıkadı,bütün imtihanlardan önce sabahlara kadar anlattığım dersleri dinledi.Yalnız başıma çalışma alışkanlığı edinemedim bir türlü.Ruh doktorları da bu satırları okusalar,bilgiç bir tavırla pis pis sırıtırlar şimdi.En kötüsü hayır demeyi öğrenemedim.
Yemeğe kal dediler,Kaldım.Oysa kalınmaz.Onlar biraz ısrar ederler;sen biraz nazlanırsın.Sonunda kalkıp gidilir.Her söyleneni ciddiye almak yok mu,Bitirdi,yıktı beni.Kitaplarda büsbütün bozdu ahlakımı.İnanmak güzel şeydir;hayır değildir.
Erkek dediğin cebinden dolmakalemini çıkarıp öyle bir adres yazar ki..Kaşığını alışkın bir hareketle tabağının içine bırakır,kaşık hiç ses çıkarmaz tabağa düşerken,Sofrada konuşurken de söylediği sözlere kaptırmaz kendini.Bu nedenle bir hareket yapmaz,yemeğini örtüye dökmez,bardağa çarpmaz.Bütün bunlardan önce nişanlı bile olmadığı bir kızın akrabalarının evinde o kızla yemeğe kalmaz.Kalsa da kendini yiyip bitirmez bunu düşünerek.Belirsiz bir kuruntu yüzünden yemeği zehir etmez kendi kendine..
Durumumu düzeltmeliyim.Ne yazık,konuşamıyordum.Başım dönüyordu,yerimden kalkamıyordum.Selim Işık çökmüştü,çözülmüştü,bitmişti.Hala aptal gibi gülümsemeye çalışıyorudum.Kimsenin aldırdığı yoktu.Sadece tabakların hareketi görülüyordu.Çatal kaşık gürültüleri geliyordu.Boğuk sesler işitiliyordu.Sade bir aile atmosferi içinde bir cehennem oyunu sahneye konuyordu.
Boyumdan büyük işlere kalkmıştım şimdi boyumdan küçük işleri bile başaramıyordum.Böylesine rezil bir yenilgi görülmemişti.Gücümü tahminde yanılmıştım.Turgut evlendiği zaman bende evlenecektim.Çatal-kaşık ve fasulye plakisi karşısında böyle ağır bir yenilgiye uğramıyacaktım.Oysa fasulyeyi ne kadar severdim.Her şeyle aramı bozdum artık.Her şey bana düşman kesildi.Tanrım,diye düşündüm ilk defa.
İlk defa,Tanrım dedim;Bıraksınlar beni artık..
Oğuz Atay / Tutunamayanlar
Sayfa 574