Zor, bir çiçeklenmeyi başarmak.Uzun, beyaz bir mevsimin ortasında, günün çıplak, keskin ışığında, sessizliğin gözcülük yaptığı mırıltıların arasında... Zor bunca gecikmişken... Herşeye karşın deniyorum. En azından denemem gerek, başka çarem yok sanırım.
Bir kez daha suskunluğun tam ortasından konuşuyorum... Konuşuyorum, her şeyi kaybetmeyi göze alıyorum. Sürgün, bir kez daha. Ancak böyle, ancak şimdi, sözcüklerin kısır toprağında yolumu açarken, bu bir yolsa eğer, çabucak silinmişin, yerinden edilmişin, unutulmuşun izinden gidiyorum. Ama bir şey var ki...
Zor, bir kez daha, şimdi, böylece söze girmek. Bütün kayıplarından sonra hayatın... Bunca gecikmiş. Hep gecikmiş, hep zedelenmiş. Konuşmak, sözcükleri çoktan ele geçirmiş bir dünyada... Dile gelir gelmez yolculukları bitiyor sözcüklerimin, kendileriyle bir ve aynı olmadıklarını en baştan biliyorlar. Hayatın bütün kayıplarının ortasından geçip kendilerine dönüyorlar. Dönecek başka yerleri olmadığı için...