Bir taksinin
arkasında, bagaj kapağının üstünde satılan beyaz üzerine
siyah büyük kareli gömleklerden birini de sırtımıza geçireceğiz. Gömleğimizi pantalonun üstüne taşıracağız. Kayışı
elbette Beyoğlu’ndaki adamdan alacağız. Bu da sorulur mu?
Ne alırsan iki buçuk bir tezgâhta iğneden ipliğe donanaca-
ğız. Gömleğin üst cebine, tarak, yuvarlak ve arkası desenli
ayna; pantalonun arka cebine çekecek, bozuk para cüzdanı
-bütün paramız pek olmayacak- mendil; yan ceplerimize
kibrit, üçüncü sigarası, üzerinde kalp resmi olan tırnak keskisi, çakı, küçük bir kolonya şişesi -hani plastikten olanları
var, sıkınca kolonya fışkırtıyor- ve elimizdeki küçük bir çı-
kının içine de az ekmek, kuru köfte, soğan, tuzluk, iğne-iplik-tıraş takımı, sabun ve fırça koyacağız. Saçımızı sakalımı-
zı da uzatacak mıyız efendimiz? Gerekli değil Olric. Sonra
bizi başkalarıyla karıştırırlar. Kendilerinden saymazlar. Selim’i de yanımıza alacağız. Bu nasıl sağlanacak efendimiz?
Bu kadar işi başardıktan sonra bunun lafı mı olur Olric. Selim - kör taklidi yapacak Olric. Gözlerini kapayıp başını
sallayacak. Onu kullanacağız Olric. Akşamüstü işimiz bitince bir çeşmenin yanına çömelip kazandığımız paraları
sayacağız Olric. Bizi gören insanların yüzlerini hatırlayıp
gülüşeceğiz. Bat dünya bat diyeceğiz. Sonunda bizi kör ettin. Çok güleceğiz Olric; çok güleceğiz. Gözleri yaşarmıştı.
Kaçalım buradan Olric. Elâleme rezil olacağız.