Orada,
inanılmaz görünen rastlantılardan biri gibi, başka bir yerde değil,
başka biriyle değil, onunla karşılaşıyoruz. Karın çok geç kalktığı,
uzun, evlere kapandığımız bir kıştan, yoğun, kişiliksiz kalabalıktan bu
ıssız deniz kenarına gelince
ölümcül bir hastalığa yakalanıp yakalanmadığımı bilmeyerek
çok yakın bir gelecek için bile hiçbir şey düşünmeyerek
gitmek, gitmek isteğiyle dopdolu ama hep gidilemeyeceğini, nedense bunun için çok geç olduğunu bilerek
bir öykü, bir şarkı
çok eski günlerin çocuksu, buruk özlemleri
hayır, o özlemlerin yalnızca anısı artık
sıcakta kumların üzerinde çok hafifi bir esintinin aralıklarla gelişini bekleyerek, bununla bir dışoyun kurgulayarak
gözler kapalı ve güneşin kapalı gözlerde oluşturduğu tanımsız parlaklıklar
yalnızca beklemek, burada, bir rastlantının her şeyi ve eski, bugünü oluşturan başka rastlantıları ansızın farklılaştırmasını umarak kalakalmak.