Kadını tanımıyor olmalıydınız, onu aynı anda
birçok yerde bulmuş olmalıydınız, bir otelde, bir sokakta, bir trende,
bir barda, bir kitapta, bir filmde, kendinizde, sizde, sende, geceleri
konacağı yeri, içini dolduran hıçkırıkları boşaltacağı yeri arayan
kalkmış cinsel organının rasgeleliğinde.
Ona para vermiş olabilirsiniz.Günler boyunca her gece gelmeniz gerekecek, demişsinizdir.
Size uzun zaman bakmış ve sonra, o halde pahalı olduğunu söylemiştir.
Sonra sorar: Ne istiyorsunuz?
Denemek istediğinizi, bir denemek, tanımaya çalışmak, ona, o bedene, o göğüslere, o kokuya, güzelliğe, şu bedenin temsil ettiği dünyaya çocuk getirme tehlikesine, ne kuvvetli ne de kaslı engebeleri olan o tüysüz biçime, o yüze, o çıplak tene, şu tenle içinde barındırdığı yaşamın çakışmasına alışmak istediğinizi söylersiniz.
Denemek, belki günlerce denemek istediğinizi söylersiniz ona.
Belki haftalarca.
Belki de tüm yaşamınız boyunca.
Neyi denemek? diye sorar.
Sevmeyi, dersiniz.
Peki başka neyi? diye sorar.
O dingin cinsel organın üzerinde, o bilmediğiniz yerde, uyumayı, dersiniz.
Denemek istediğinizi, o yerde, dünyanın o noktasında ağlamak istediğinizi söylersiniz.
Gülümser, beni de ister miydiniz? diye sorar.
Evet, dersiniz. Hâlâ bilmiyorum, oraya da girmek isterdim. Hem de alışık olduğum şiddette. Onun daha da fazla direndiğini, boşluktan da çok direnen bir kadife olduğunu söylüyorlar.
Bir fikri olmadığını, bilemeyeceğini söyler.