Biliyor musun özlemim arttıkça yazmaya karşı inadım
çoğalıyor bu sıralarda, yazmak zıddıma gidiyor; çünkü sözler, sözcükler
yetmiyor sana olan sevgimi anlatmaya. Yeni bir tür aşk, bir sevgi biçimi
bendeki biliyorum; bugüne dek kimsenin böyle duyguları olmamıştır. Ben
bu duygularla çarpıştığım için bir süredir yazamadım sana, ya sen?
Evet doğru, insanlar değişiyor, üç gün önce bıraktığın
insanın yerinde başka bir insan buluyorsun, ama istediğimiz yöne doğru
mu bu değişme? Başka yöne doğru mu? Dün anlamsız bir tablo gibi
seyrettiğim ağaçlar, bulutlar bugün heyecan veriyor, dün Allaha inanan
bugün isyan ediyor veya sanata tapan adam Allaha dönüyor; bugün yaşamın
anlamı dediğin şey yarın bir taş parçasından daha anlamsız olabiliyor.
Bu kadar ince bekleyişler gerekir mi acaba?
Mektup Aşkları
mektuplaşsaydık,,, "senin" diye atardım imzamı sonuna
mektubun,,, ya da "sizin",,, ne incelikliymiş on sekizinci yüzyılın
mektuplaşan insanları,,, çok özenmişimdir,,, eskiden çocukken ben de
önüme gelene mektup yazdım her vesileyle,,, "senin" ya da "sizin"
diyebilmek için,,, imzadan önce tam üstüne,,, "senin",,, biri anlamamış
aşk ilan etmişti bana,,,
bir başkası da "ben de senin!" demişti,,, mektup yazacak kimsem kalmadı ki şimdi,,,
bir başkası da "ben de senin!" demişti,,, mektup yazacak kimsem kalmadı ki şimdi,,,
ben bugün oyalanıyorum koynumdaki varakla,,, varak,,, gazete parçası yani,,, koynumun sıcaklığında başkalaştı yıllardır,,, tenimi aldı kendine,,, belki sana anlatırım bir başka gün,,, birisine anlatmak da ucuzlatıyor ya işi,,, ne bekliyorsun karşındakinden,,, o acıyı gidermesini mi,,, en iyisi susmak,,, susamıyor da insan,,,
kumandayla,,, bir kanaldan ötekine,,, robokoplar, taşlar, çocuklar, çocuklar, çocuklar, sesleri yangınlar içinde,,, ekranın içine atlayıp kurtarmak isteğiyle yanıp tutuşuyorsun değil mi,,, seyirlik işkencesi yöntemine tabi tutuyorlar insanları,,,
Üç Başlı Ejderha
"Hiç durmadan yaz, yaz yaz at bir köşeye, arkasını bırakma
yazmanın." İşte benim tek sığındığım, tek avunduğum şiirlerden de umudum
kesildi artık. Yaşamanın anlamı ne olacak artık, ölebilirim artık.
Halit'ten mektup aldım. Büyük bir şiir yazmış benim için. Çok güzel bir şiir doğrusu. Ben de ona yazdım bu akşam. Buraları, yaşadıklarımı, her şeyi. Yeni şiirlerimi gönderdim ona. Ama doğrusu, şimdi beni, yazmaktan çok şu içinde bulunduğum durumlar, kişiler ilgilendiriyor. İyi değil ama bu son yolladığım şiirler biliyorum.
Biz ne olacağız? Bizim yaşadıklarımız ne olacak? Hiç yaşamamış mı sayacaklar bizi? Onca geçirilip göçülenden bir şeyler kalmalı; her ne kadar, 'el hayru fi ma vakaa' derlerse de iş sona erince dönüp sorarız boşuna mı geçirdik bunca yıl sırtımızdan vapurları?
İnsanlar, insanlar,
insanlar. Şimdi salt insanlar ilgilendiriyor beni. Ne büyük bir
zenginlik. Yeni bir insan tanıyınca başım dönüyor. Nasıl olduğunu, neler
yapabileceğini anlayana kadar. Başımı döndürüyor gerçekten insanlar.
Tuhaf Bir Kadın
Tuhaf Bir Kadın
Neden hala hakikatinin peşindesin sen be kadın... Hangi hakikatinin...
Ama bilmelisin... Evet evet insan bilebileceği kadar bilmeli...
Gidebileceği kadar gitmeli.
Varoluşun anlamını yeniden kendimde kursam yavaş yavaş...
Dünyada hiç kimsenin neden kendi olamadığı üzerine bir kitap yazsam...
Bu ülkedeki vicdan yokluğunun nedenini anlatsam... Yanıma sadece şiir
kitapları alsam, bütün dünyanın şiirlerini okumak ölene dek sürse...
Kalan
Kalan