"İnsan hayvanların en gaddarıdır.
Yeryüzünde en hüzün verici oyunlardan, boğa güreşleri
ve çarmıha germelerden
hazzetmiştir bugüne değin;
ve insan cehennemi keşfettiğinde, bakın ki,
bu onun yeryüzündeki cenneti oldu.
Büyük insan bağırırsa eğer-:
Alelacele koşar küçük insan imdada
ve keyfinden dili ağzından sarkar:
O ise bunu, "merhametim" diye tanımlar.
Küçük adam, hele şair- ne mahirane şikayet eder hayatı sözlerle!
Kulak verin ona, lakin her şikayette gizli olan hazzı da duymazlıktan gelmeyin!
Hayattan şikayet eden böyleleri:
Bir bakışıyla haklarından gelir hayat bunların.
"Beni seviyorsun, öyle mi?" der küstah,
"Azıcık bekle, sana ayıracak vaktim yok henüz."
İnsan, kendine karşı en zalim olan hayvandır;
ve "günahkar" ve "çarmıh taşıyan" ve "tövbekar" diye tanımlananların
yakınma ve şikayetlerindeki hazzı duymazlıktan gelmeyin!
...
"Ebediyen tekrar gelir, kendisinden usandığın o küçük insan!" - böyle derdi kederim esneyerek
ve sürürdü ayağını ve dalamazdı uykuya.
Mağaraya dönüştü gözümde, insanoğlunun dünyası, göğsü içine çöküktü;
her canlı şey, bana bir insan çürümesi ve kemik
ve yıkkın bir mazi gibi göründü.
İnsan mezarlarının tamamında oturuyordu iç çekişim
ve takati yoktu ayağa kalkmaya;
iç çekişlerim ve soru soruşlarım,
gece gündüz felaketleri vukuundan erken haber veriyor
ve gırtlağımdan yakalayıp boğmaya çalışıyor
ve içimi kemiriyor ve yakınıyordu:
- "Ah, insan ebediyen tekrar gelir!
Küçük insan ebediyen tekrar gelir!"
Vaktiyle çırılçıplak görmüştüm ikisini de
en büyük insanla en küçük insanı:
Pek benziyorlardı birbirlerine
- pek insaniydi, en büyüğü dahi!
Pek küçük, en büyüğü dahi insanın!
- Buydu benim insanda usandığım!
Ve en küçüğünde dahi ebediyen tekrar gelmesi!
- Buydu benim usandığım tüm varoluşta.
Ah, tiksinti! Tiksinti! Tiksinti!" - -
Büyle buyurdu Zerdüşt ve içini çekti ve ürperdi; hastalığını hatırlamıştı zira.
-Friedrich Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt, Nekahetteki
Yeryüzünde en hüzün verici oyunlardan, boğa güreşleri
ve çarmıha germelerden
hazzetmiştir bugüne değin;
ve insan cehennemi keşfettiğinde, bakın ki,
bu onun yeryüzündeki cenneti oldu.
Büyük insan bağırırsa eğer-:
Alelacele koşar küçük insan imdada
ve keyfinden dili ağzından sarkar:
O ise bunu, "merhametim" diye tanımlar.
Küçük adam, hele şair- ne mahirane şikayet eder hayatı sözlerle!
Kulak verin ona, lakin her şikayette gizli olan hazzı da duymazlıktan gelmeyin!
Hayattan şikayet eden böyleleri:
Bir bakışıyla haklarından gelir hayat bunların.
"Beni seviyorsun, öyle mi?" der küstah,
"Azıcık bekle, sana ayıracak vaktim yok henüz."
İnsan, kendine karşı en zalim olan hayvandır;
ve "günahkar" ve "çarmıh taşıyan" ve "tövbekar" diye tanımlananların
yakınma ve şikayetlerindeki hazzı duymazlıktan gelmeyin!
...
"Ebediyen tekrar gelir, kendisinden usandığın o küçük insan!" - böyle derdi kederim esneyerek
ve sürürdü ayağını ve dalamazdı uykuya.
Mağaraya dönüştü gözümde, insanoğlunun dünyası, göğsü içine çöküktü;
her canlı şey, bana bir insan çürümesi ve kemik
ve yıkkın bir mazi gibi göründü.
İnsan mezarlarının tamamında oturuyordu iç çekişim
ve takati yoktu ayağa kalkmaya;
iç çekişlerim ve soru soruşlarım,
gece gündüz felaketleri vukuundan erken haber veriyor
ve gırtlağımdan yakalayıp boğmaya çalışıyor
ve içimi kemiriyor ve yakınıyordu:
- "Ah, insan ebediyen tekrar gelir!
Küçük insan ebediyen tekrar gelir!"
Vaktiyle çırılçıplak görmüştüm ikisini de
en büyük insanla en küçük insanı:
Pek benziyorlardı birbirlerine
- pek insaniydi, en büyüğü dahi!
Pek küçük, en büyüğü dahi insanın!
- Buydu benim insanda usandığım!
Ve en küçüğünde dahi ebediyen tekrar gelmesi!
- Buydu benim usandığım tüm varoluşta.
Ah, tiksinti! Tiksinti! Tiksinti!" - -
Büyle buyurdu Zerdüşt ve içini çekti ve ürperdi; hastalığını hatırlamıştı zira.
-Friedrich Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt, Nekahetteki