"sevmeyi özledim biliyor musunuz? kayıtsız şartsız bir gülüşü. olur olmaz yerde ağzıma bir öpücüğün konmasını. bir doğruya sevinmekten çok bir saçmalığa gülümseyebilen hoşgörüyü. 'nerde kaldın' ayazını değil, 'hoş geldin' iyiliğini. hiçbir şeyle yatışmayan yürek telaşını. kapı zilleriyle telefonlar arasında tükenmeyi. geceyi bir hayal hazinesine çeviren uykusuzluğu. bir gövdenin önünde diz çökmeyi. kendimi severek yürümeyi kalabalıkta. 'göğe bakma duraklarını' özledim. yağmuru kirpiklerinden içmeyi. yumruk kadar bir yüreğe dünyayı sığdırma hünerini. 'sana sevinç verdiğim sürece ben buradayım' zenginliğini özledim. otel odalarının insanı bir yaprak gibi incelten kederini. başka kentlere vuran rengini güneşin. başka sokakların telaşıyla çoğalmayı. dünyayı yudum yudum aşka çeviren yalnızlığı..."
şükrü erbaş / insanın acısını insan alır
“ben,” dedi kız ona, “her şeye inanabilirim. nelere inanabileceğimi tahmin bile edemezsin.”
“doğru olan şeylere inanabilirim, doğru olmayan şeylere inanabilirim, doğru olup olmadığını kimsenin bilmediği şeylere inanabilirim. noel baba’ya, paskalya tavşanı’na, marilyn monroe’ya, beatles’a, elvis’e ve bay ed’e inanabilirim.
dinle; ben insanların kusursuzlaştırılabilir olduğuna, bilginin sınırsız olduğuna, dünyanın gizli bankacılık kartelleri tarafından yönetildiğine ve düzenli olarak uzaylılar tarafından ziyaret edildiğine, bu uzaylıların bazılarının kırışık lemurlara benzeyen iyi uzaylılar, diğerlerinin sığırları sakatlayan, suyumuzu ve kadınlarımızı isteyen kötü uzaylılar olduğuna inanıyorum.
geleceğin berbat olacağına inanıyorum, geleceğin süper olacağına inanıyorum, bir gün beyaz bizon kadın’ın geri döneceğine ve herkesin kıçını tekmeleyeceğine inanıyorum.
bütün erkeklerin yalnızca aşırı büyümüş, büyük iletişim sorunları olan oğlan çocukları olduğuna ve amerika’da seksin eskisi kadar harika olmayışının eyalet bazında arabalı sinema sayısındaki düşüşe paralel gittiğine inanıyorum.
bütün politikacıların ilkesiz sahtekârlar olduğuna inanıyorum ve yine de onların diğer seçenekten daha iyi olduğuna inanıyorum.
california’nın büyük deprem geldiğinde denize gömüleceğine, florida’nın deliliğe, timsahlara ve zehirli atıklara boğulup dağılacağına inanıyorum.
anti bakteriyel sabunun hastalığa ve kire karşı direncimizi yok ettiğine ve bu yüzden bir gün, dünyalar savaşı’ndaki marslılar gibi, sıradan bir nezle yüzünden türümüzün yok olacağına inanıyorum.
son yüzyılın en büyük şairlerinin edith sitwell ve don marquis olduğuna, yeşimin kurumuş ejderha spermi olduğuna ve binlerce sene önce, yaşamlarımdan birinde tek kollu sibiryalı bir şaman olduğuma inanıyorum.
insanoğlunun kaderinin yıldızlarda olduğuna inanıyorum.
şekerin gerçekten de çocukken daha lezzetli olduğuna, bir yaban arısının uçmasının aerodinamik açıdan imkansız olduğuna, ışığın hem dalga, hem parçacık olduğuna, bir yerlerde bir kutunun içinde canlı ve aynı zamanda ölü olan bir kedi bulunduğuna (ama kediyi beslemek için kutuyu açmazlarsa sonunda yalnızca iki ayrı biçimde ölü olacağına) ve evrende, evrenden milyarlarca sene daha yaşlı olan yıldızlar bulunduğuna inanıyorum.
benimle ilgilenen, benim için endişelenen, yaptığım her şeye göz kulak olan kişisel bir tanrı olduğuna inanıyorum.
evreni harekete geçirdikten sonra kız arkadaşlarıyla takılmaya giden ve benim yaşayıp yaşamadığımı bile bilmeyen aldırışsız bir tanrı olduğuna inanıyorum.
nedenleri olan kaosla, arka plan gürültüsüyle ve salt kör talihle dolu boş ve tanrısız bir evrene inanıyorum.
cinselliğe aşırı değer verildiğini söyleyen herkesin, o işi doğru düzgün yapmamış olduğuna inanıyorum.
neler olup bittiğini bildiğini iddia eden herkesin, önemsiz konularda da yalan söyleyeceğine inanıyorum.
mutlak dürüstlüğe ve sağduyulu sosyal yalanlara inanıyorum.
kadınların seçme hakkında, bir bebeğin yaşama hakkında, insan hayatı kutsal olsa da, yasal sisteme kesin olarak güvenilebildiği sürece ölüm cezasında yanlış bir taraf olmadığına ve ancak bir budalanın yasal sisteme inanacağına inanıyorum.
hayatın bir oyun olduğuna, hayatın zalim bir şaka olduğuna, hayatın sen yaşarken olanlar olduğuna, bu yüzden arkana yaslanıp zevkini çıkarman gerektiğine inanıyorum.” nefes nefese durdu…
neil gaiman // american gods
“doğru olan şeylere inanabilirim, doğru olmayan şeylere inanabilirim, doğru olup olmadığını kimsenin bilmediği şeylere inanabilirim. noel baba’ya, paskalya tavşanı’na, marilyn monroe’ya, beatles’a, elvis’e ve bay ed’e inanabilirim.
dinle; ben insanların kusursuzlaştırılabilir olduğuna, bilginin sınırsız olduğuna, dünyanın gizli bankacılık kartelleri tarafından yönetildiğine ve düzenli olarak uzaylılar tarafından ziyaret edildiğine, bu uzaylıların bazılarının kırışık lemurlara benzeyen iyi uzaylılar, diğerlerinin sığırları sakatlayan, suyumuzu ve kadınlarımızı isteyen kötü uzaylılar olduğuna inanıyorum.
geleceğin berbat olacağına inanıyorum, geleceğin süper olacağına inanıyorum, bir gün beyaz bizon kadın’ın geri döneceğine ve herkesin kıçını tekmeleyeceğine inanıyorum.
bütün erkeklerin yalnızca aşırı büyümüş, büyük iletişim sorunları olan oğlan çocukları olduğuna ve amerika’da seksin eskisi kadar harika olmayışının eyalet bazında arabalı sinema sayısındaki düşüşe paralel gittiğine inanıyorum.
bütün politikacıların ilkesiz sahtekârlar olduğuna inanıyorum ve yine de onların diğer seçenekten daha iyi olduğuna inanıyorum.
california’nın büyük deprem geldiğinde denize gömüleceğine, florida’nın deliliğe, timsahlara ve zehirli atıklara boğulup dağılacağına inanıyorum.
anti bakteriyel sabunun hastalığa ve kire karşı direncimizi yok ettiğine ve bu yüzden bir gün, dünyalar savaşı’ndaki marslılar gibi, sıradan bir nezle yüzünden türümüzün yok olacağına inanıyorum.
son yüzyılın en büyük şairlerinin edith sitwell ve don marquis olduğuna, yeşimin kurumuş ejderha spermi olduğuna ve binlerce sene önce, yaşamlarımdan birinde tek kollu sibiryalı bir şaman olduğuma inanıyorum.
insanoğlunun kaderinin yıldızlarda olduğuna inanıyorum.
şekerin gerçekten de çocukken daha lezzetli olduğuna, bir yaban arısının uçmasının aerodinamik açıdan imkansız olduğuna, ışığın hem dalga, hem parçacık olduğuna, bir yerlerde bir kutunun içinde canlı ve aynı zamanda ölü olan bir kedi bulunduğuna (ama kediyi beslemek için kutuyu açmazlarsa sonunda yalnızca iki ayrı biçimde ölü olacağına) ve evrende, evrenden milyarlarca sene daha yaşlı olan yıldızlar bulunduğuna inanıyorum.
benimle ilgilenen, benim için endişelenen, yaptığım her şeye göz kulak olan kişisel bir tanrı olduğuna inanıyorum.
evreni harekete geçirdikten sonra kız arkadaşlarıyla takılmaya giden ve benim yaşayıp yaşamadığımı bile bilmeyen aldırışsız bir tanrı olduğuna inanıyorum.
nedenleri olan kaosla, arka plan gürültüsüyle ve salt kör talihle dolu boş ve tanrısız bir evrene inanıyorum.
cinselliğe aşırı değer verildiğini söyleyen herkesin, o işi doğru düzgün yapmamış olduğuna inanıyorum.
neler olup bittiğini bildiğini iddia eden herkesin, önemsiz konularda da yalan söyleyeceğine inanıyorum.
mutlak dürüstlüğe ve sağduyulu sosyal yalanlara inanıyorum.
kadınların seçme hakkında, bir bebeğin yaşama hakkında, insan hayatı kutsal olsa da, yasal sisteme kesin olarak güvenilebildiği sürece ölüm cezasında yanlış bir taraf olmadığına ve ancak bir budalanın yasal sisteme inanacağına inanıyorum.
hayatın bir oyun olduğuna, hayatın zalim bir şaka olduğuna, hayatın sen yaşarken olanlar olduğuna, bu yüzden arkana yaslanıp zevkini çıkarman gerektiğine inanıyorum.” nefes nefese durdu…
neil gaiman // american gods
" acaba sinüsü mü yoksa kosinüsü mü daha çok seviyorum diye öyle bir açmaza düştüm ki, sonunda ikisinin de karesini aldım; gene bir neticeye varamadım. bir de 'hayatın koordinatları' meselesi beni çok yoruyor ..."
tutunamayanlar / oğuz atay
ben sizden de değilim, diğerlerinden de;
ben, ölüme dair yemin etmeyenlerden, tehdit savurmayanlardan,
dinini ve ırkını aklının yerine koymayanlardanım.
ben hâlâ şiir okuyanlardanım.
ben ölürken vatanını yahut dinini değil, “sevgiliyi” düşünecek olanlardanım.
ben, ölüme dair yemin etmeyenlerden, tehdit savurmayanlardan,
dinini ve ırkını aklının yerine koymayanlardanım.
ben hâlâ şiir okuyanlardanım.
ben ölürken vatanını yahut dinini değil, “sevgiliyi” düşünecek olanlardanım.