./. bir süre sonra insanın gırtlağına takılıp kalıyordu barlar. Kusmak istiyordunuz. Bar müdavimleri eskici dükkanındaki insanlardan farklı değildirler; zamanı ve herşeyi öldürmek için giderler oraya.
./. "meslek olarak yazarlığı öner misiniz" diye sordu genç öğrencilerden biri.
"komik olmaya mı çalışıyorsun?" diye sordum ona.
"hayır, hayır. Ciddiyim. Meslek olarak yazarlığı önerir misiniz?"
"yazmak seni seçer, sen yazmayı seçmezsin."
./. insan ırkını asla anlayamayacağım, ama birinin şarlatanı oynaması gerekiyordu.
./. MOR bir çiçek üstüme eğilip nefesimi kesmeye çalışıncaya kadar kaldım orada....
.
./. bana gelinin annesi olarak tanıştırılan kadının bacak açtığını farketti, fena değildi bacakları, naylon çorap, topuklular. Geri zekalı birini bile tahrik edebilirdi, ben sadece yarı-geriydim.
./. eski bir ayyaş her zaman ayağa kalkar, yeter ki zaman tanıyın.
./. bir sürü farklı yolu vardı delirmenin...
./. insanın idrak etmesi gereken bir diğer şey de ne olursa olsun kazanmanın zor olduğudur; kaybetmekse çok kolay.
Büyük Amerikan Kaybedeni olmak iş değildir -herkes yapabilir-; nerdeyse herkes yapıyor zaten.
./. bana gelince; hipodrom bana çabucak nerede zayıf, nerede güçlü olduğumu söyler ve o gün kendimi nasıl hissettiğimi ve ne kadar değiştiğimizi, SÜREKLİ değiştiğimizi, ve bunun ne kadar farkında olmadığımızı.
./. atyarışlarından ve televizyonun beyin-emici sterilize sanal varlığından önce, dünyayı köreltmek için binlerce floresan lamba üreten devasa bir fabrikanın paketleme servisinde çalışmıştım, kütüphanelerin yararsız, şairlerin ise özenle yakınmayı seven boklar olduğunu bildiğimden barlardan ve dövüşlerden öğrenmeye çalışırdım.
./. bi tek güneş iyiydi, ama yetinmeyi bilmeli insan.
./. MOR ebedi gerçekle yüzyüze...
./. tepeden tırnağa MOR'sun...
./. paket paket sigara tükettik -Chesterfield-
./. lanet olsun, anlamıyor musun? Dedim editöre, alışveriş merkezlerini sevmiyorum! Alışveriş merkezlerinde olmaktan hoşlanmam! Orada oturup mermer fıskiyeyi seyredersin. Bir karınca geçer, ya da bir tür böcek can çekişmektedir önünde, bir kanadı hareketli diğeri hareketsiz. Yabancısındır. İki-üç kişi sana buz gibi bakar. Sonra garson gelir nihayet. Kirli külotunu bile koklatmaz sana, ama kazulet karının tekidir ve bunun farkında bile değildir. İstemeye istemeye siporişini alır. Bir kola. Sıcak ve bükülmüş bir kağıt bardakta getirir kolayı. Canın kola filan çekmiyordur aslında. İçersin. Böcek hala can çekişmektedir. Otobüs hala gelmemiştir. Mermer fıskiye toz kaplıdır. Herşey yapaydır, anlıyor musun? Tezgaha gidip bir paket sigara almak istersen biri gelene kadar beş dakika geçer. Oradan çıktığında dokuz kez tecavüze uğramış gibi hissedersin kendini.
./. mesainin en kötü tarafı ne zaman biteceğinin belli olmayışıydı.
./. -MORUMSU- tatlı bir içkiydi...
./. amerikalılar; herşeyin içine ediyorlardı.
./. "ama ben bir yazarım. Spesifik olarak .mdan ziyade genel olarak insanlıkla ilgiliyim."
./. MOR ışıklı mahallede otururken....
./. MOR bir ışık dökülüyordu üstünden.....
./. milyonlarca kadının içinden biri çıkar ve içinizde uykuya yatmış ne varsa canlandırır. Yapılarında bir uyum vardır,
giydikleri elbisedir bazen sizi çeken; ya da kendilerine özgü bir hava.
./. ruhundan arta fazla bir şey kalmamışsa ve bunun farkındaysan biraz ruhun vardır yine de.
./. dibe vurduğunu sanıp bir dip daha olduğunu keşfedebiliyordu insan.
./. tuhaf: bazen düzüşmemek yarım yamalak bir düzüşten daha iyiydi. Yanılıyor da olabilirim. Genellikle yanıldığım söylenir.
./. cezaevindeki insanlar için yapılacak tek şey var: onları salmak, savaşan insanlar için yapılacak tek şey var: savaşa son vermek.
./. ...daha çok sonsuza dek bokun içinde yüzmek istemediğimiz için. Her ne kadar bok iyi bir hoca olsa da
insanın alabileceği dersler sınırlıydı, sonra boğulup gidiyordunuz bokun içinde.
./. dünya öğütücü ve rutin külfetleri ile saatlerimi, yıllarımı çalmış, belli oluyor, utanıyorum yılgınlığımdan; parasından değil, yılgınlığımdan. Devrimcinin iyisi yoksul adamdan çıkar, ben devrimci bile değilim, yorgunum sadece. Ne boktan bir hayat yaşamıştım! Aynalar, aynalar....
./. ...jartiyerleri MORdu....
./. bizim gibiler için kafesler hazırdır. Ben bir kafese daha katlanabileceğimi katlanabileceğimi sanmıyorum. Kendi yapımım kafesler bana yeter.
./. hollywood ayışığı iğrenç bulaşık suyu gibi üstümüze dökülürken öyle zordur ki intihar...
./. -kimse ruhunun tamamını yitirmez- yüzde dooksanının rüzgara işer sadece.
./. Yalnızdım yine, ve gecenin deliliği gündüzün deliliğiydi. Yatağa yerleştim, yatay, tavana bakıp .mına koduğum yağmurunun sesini dinledim.
./. bir deli için en kötü şey kendi aklını tahlil etmesidir.
./. psikiyatrlara dönecek olursak, onlarla ilgili olarak anlayamadığım bir şey de ellerinde onca
ilaç varken neden güç yöntemlerini yeğledikleridir. Kafaları çalışmıyor.
./. sırlarını açmadan mezarı boylayan insanlar vardır.
./. sadece kendini beğenmiş insanlar her soruya bir cevap ve öğütle karşılık verir.
./. intihara meyilliydim. Zaman zaman ağır bunalımlara giriyordum, kalabalığa özellikle de sıraya girip beklemeye tahammülüm yoktu. Ve hayatlarını sıraya girip bekleyerek geçiren bir toplum olmaya doğru gidiyorduk. Havagazı ile intihar etmeyi denemiş, başarısız olmuştum. Ama başka bir sorunum da vardı. Sabahları yataktan çıkamıyordum. Nefret ediyordum yataktan çıkmaktan. Herkese "insanlığın en büyük iki icadı yatak ve atom bombasıdır." Diyordum. Deli olduğumu düşünüyorlardı. Çocuk oyunları, ömürlerini çocuk oyunları oynayarak geçiriyordu insanlar -hayatın dehşetinden etkilenmeden rahimden mezara gidiyorlardı.-
./. bazı insanlar sürekli bi yerlere gitme ihtiyacındadır.
./. balık gibi dümdüz bir herifti...
./. yüzde yüz insan yoktur aslında. Hepimizin, başkalarının farkında olup bizim farkında olmadığımız deli ve çirkin bir yanı vardır. Yoksa bu çiftliğe nasıl katlanabilirdik?
./. hadi bi Chesterfield yakıp herşeyi unutalim.
./. insanı delirtebilecek herşeyi yasamaya kalksak toplumun yapısı altüst olurdu -evlilik, savaş, otobüs servisi, mezbahalaar, arıcılık, cerrahi, aklınıza ne gelirse. - herşey insanı delirtebilir çünkü toplum çürük tahtadan bacaklar üstüne oturtulmuş.
./. kötü asit kötü fahişe gibidir.
./. yaşanan herşey yaşandığı anda gerçektir -bu bir film, bir düş, cinsel ilişki, cinayet, öldürülmek ya da dondurma yemek olabilir.
./. bize kendi a, b, c 'lerimizle küçük bok kutularımıza hapsolmamız gerektiğini telkin etmeleri sonucunda aklını kaçırdığı için bireyi suçlamayın. LSD değildir kötü tribinizin nedeni - annenizdir- başbakanınızdır, komşunun küçük kızıdır, elleri kirli dondurmacıdır, zorla gördüğünüz cebir ya da İspanyolca dersidir. 1926 yılında kokladığınız iğrenç heladır, size uzun burunların çirkin olduğu öğretilmişken gördüğünüz çok uzun burunlu bir adamdır; müshildir. Bir fabrikada on yıl çalıştıktan sonra beş dakika geç kaldığın için kovulmaktır. Sana altıncı sınıfta tarih öğreten o yaşlı bok çuvalıdır. Köpeğinin arabanın altında kalması ve kimsenin sana yolu doğru dürüst tarif edememesidir, otuz sayfa uzunluğunda ve üç kilometre yüksekliğinde bir listedir bu.
./. topluma karşı kin beslemiyordum. Onlardan biri olmadığım gerçeğini çoktan kabullenmiştim.
./. hayvanlara aşığım. Sorunum insanlarla.
Sıradan Delilik Öyküleri / Charles Bukowski