ilişkimizin kurulmağa ilk başladığı günlerden birinde,şöyle yazmışım:-
-"kafamı toplamalıyım --'gene'!!gene hızla yeni bir belirlenmemişliğe dalıyorum--dalmak istiyorum;daldım bile--
ama,bunun ucunda ne var--'sonuçları'na boşversem bile,bilmiyorum.."
sen,sonradan,defterimi okumuşsun ki,--benim sana verdiğim kaleminle,'silme' ve 'tutma' işaretleri ile bir bağlama işareti kullanarak ,bu metni 'redakte'etmişsin..bende,bunu farkedince,"redaksiyon'una uyuyorum diyerek,metni,senin biçimlendirdiğin haliyle,yeniden yazmışım:-
"hızla / dalıyorum--/dalmak istiyorum,/daldım /bile;/ama,dalmak istiyorum ------"
senin ile ilişkimiz konusunda bir 'karar' almam,senin alınmana yolaçmış olmalı ki,"ben sevilmek için kararlara kalmadım" diye yazmışsın,sonraki defterlerden birine --- öfken,hafiften belli oluyordu,benim sana söylediğimle ilgili olarak.
'karar'--evet,biliyorsun,temel bir yer tanıdım ona--ama şunu bilmiyorsun;seninle ilgili aldığım ilk kararda(hatırlarsın;yazmıştım bunu,farklı bir biçimde) " bundan böyle o'nun içinde olmadığı birşey yazmayacağım" demiştim.(sen o ilk biçimi öğrenince -- okuyunca -- "bende hep buldum kendimi senin yazdıklarında" demiştin.)
--işte : sevgi--sevme--bir karardır--bir kararlılıktır--
sevgi nasıl birşey,değilde,nasıl olması gereken birşey,diye düşünüyordum;daha önce de yazmıştım bir-iki şey,bu konuda:'aşk ve sevgi'-- elimizde olmadan 'içine düştüğümüz'birşey(ingilizce deyimi düşün : to fall ın love;'ilk görüşte aşk'--love at first sight...)olması çok önemli yanlar taşıyor;ama,birde,bilinçli,durup düşünüp,"ben onu seveceğim"diye bir kararın verilme durumuna bakalım('akıl birlikteliği' gibi bir budalalığı kastedmediğimi biliyorsun):-
ancak bu karar verilmişse,verilebiliyorsa;ve,karşılıklı verilince,kişiler--sen ile ben--kendilerini tam olarak 'verebilir'ler( bak türkçe,gene,ne yapıyor:'kendini vermeye karar vermek'...)öbürüne -- bu 'verme'lerin karşılıklılığı yoluyla da,biz olabilirler...
ilişki,biz dir.
"ben senin içindeyim-- sende benim içimde misin?" diye sordum;sende duraksamadan "evet" dedin.
--hani,kavga edip,ayrılıp,sonra barışıp,yeniden buluştuğumuzda,sen de,"sen'i bir daha görmemeye niyetliydim;ama,bir baktım--"her tarafımı doldurmuşsun" demiştin ya: işte,öyle içiçeydik,artık...
'mantık' ve 'uzam' açısından çelişik birşey bu;ama,ilişki 'mantığı' ve 'uzamı' açısından,geçerli...
ilişkideki (türkçe,'ilişki içinde bulunmak' deyimini de kurar)iki kişi--sen ile ben--birbir(ler)inin 'içinde'dir(ler) :hem ayrı ayrı,hem karşılıklı--ben,senin;sen benim...
ve ikimiz de,birlikte,onun içinde--sen ile ben : biz...
__sen, çınlattığın yaşam dolu kahkahalarından sonra da uzayıp giden
ölümcül suskunluklarınla, bana, hep, birşey haykırıyordun -susmanla
bağırıyordun- sessizliğinle feryat ediyordun, birşeyi bana; ama ben
anlayamıyordum bunu -hala da, doğru dürüst anladığımı söyleyemiyorum -"kafamı toplamalıyım --'gene'!!gene hızla yeni bir belirlenmemişliğe dalıyorum--dalmak istiyorum;daldım bile--
ama,bunun ucunda ne var--'sonuçları'na boşversem bile,bilmiyorum.."
sen,sonradan,defterimi okumuşsun ki,--benim sana verdiğim kaleminle,'silme' ve 'tutma' işaretleri ile bir bağlama işareti kullanarak ,bu metni 'redakte'etmişsin..bende,bunu farkedince,"redaksiyon'una uyuyorum diyerek,metni,senin biçimlendirdiğin haliyle,yeniden yazmışım:-
"hızla / dalıyorum--/dalmak istiyorum,/daldım /bile;/ama,dalmak istiyorum ------"
senin ile ilişkimiz konusunda bir 'karar' almam,senin alınmana yolaçmış olmalı ki,"ben sevilmek için kararlara kalmadım" diye yazmışsın,sonraki defterlerden birine --- öfken,hafiften belli oluyordu,benim sana söylediğimle ilgili olarak.
'karar'--evet,biliyorsun,temel bir yer tanıdım ona--ama şunu bilmiyorsun;seninle ilgili aldığım ilk kararda(hatırlarsın;yazmıştım bunu,farklı bir biçimde) " bundan böyle o'nun içinde olmadığı birşey yazmayacağım" demiştim.(sen o ilk biçimi öğrenince -- okuyunca -- "bende hep buldum kendimi senin yazdıklarında" demiştin.)
--işte : sevgi--sevme--bir karardır--bir kararlılıktır--
sevgi nasıl birşey,değilde,nasıl olması gereken birşey,diye düşünüyordum;daha önce de yazmıştım bir-iki şey,bu konuda:'aşk ve sevgi'-- elimizde olmadan 'içine düştüğümüz'birşey(ingilizce deyimi düşün : to fall ın love;'ilk görüşte aşk'--love at first sight...)olması çok önemli yanlar taşıyor;ama,birde,bilinçli,durup düşünüp,"ben onu seveceğim"diye bir kararın verilme durumuna bakalım('akıl birlikteliği' gibi bir budalalığı kastedmediğimi biliyorsun):-
ancak bu karar verilmişse,verilebiliyorsa;ve,karşılıklı verilince,kişiler--sen ile ben--kendilerini tam olarak 'verebilir'ler( bak türkçe,gene,ne yapıyor:'kendini vermeye karar vermek'...)öbürüne -- bu 'verme'lerin karşılıklılığı yoluyla da,biz olabilirler...
ilişki,biz dir.
"ben senin içindeyim-- sende benim içimde misin?" diye sordum;sende duraksamadan "evet" dedin.
--hani,kavga edip,ayrılıp,sonra barışıp,yeniden buluştuğumuzda,sen de,"sen'i bir daha görmemeye niyetliydim;ama,bir baktım--"her tarafımı doldurmuşsun" demiştin ya: işte,öyle içiçeydik,artık...
'mantık' ve 'uzam' açısından çelişik birşey bu;ama,ilişki 'mantığı' ve 'uzamı' açısından,geçerli...
ilişkideki (türkçe,'ilişki içinde bulunmak' deyimini de kurar)iki kişi--sen ile ben--birbir(ler)inin 'içinde'dir(ler) :hem ayrı ayrı,hem karşılıklı--ben,senin;sen benim...
ve ikimiz de,birlikte,onun içinde--sen ile ben : biz...
-zaten söylenecek birşey
de kalmadı
artık:
bağışla
beni-
de kalmadı
artık:
bağışla
beni-
__seni hep yaraladım.
o en başta farkına vardığım yaralılığın da, birşeyler öğrenmeme yaramadı, işte...
şimdi sayamayacağım kadar çok durumda sana söylediklerim, yaptıklarım (bazısını burada, bu kitap içinde dile getirmeye çalıştım -biliyorsun onları) derinden acı verdi sana, biliyorum -
(hani bir akşam vardı, sen inleye inleye, bitap düşüp-)
bunları affettirmem -senden özür dilemem- de, artık, anlamlı değil.
bunların ne kadarı benim özel -öznel- budalalığımdan kaynaklanıyor, ne kadarı da ilişki denen şu garip şeyin kendi genel -nesnel- niteliklerinden çıkıyor, bilmiyorum.
tek bildiğim başarısız olduğum-
(-zaten ustam da en başta alıntıladığım itirafında aynı şeyi söylemiyor muydu?!...-)
kuramadım onu, gereğince; sana da, yeterince ulaşamadım -bu beceriksizlik yalnızca benden mi kaynaklanıyordu onu da bilemiyorum.
muhtemelen, öyledir.
ne sen, ne de ilişkinin kendisi -
yalnızca ben sorumluyum bu başarısızlıktan..
__"en değerli hayalimdin sen,: kendini yıktın!...
elden çıkarmak istemediğin gerçekler vardı,herhalde: bir yarım-yamalak felsefecinin hayali olmak ise, istemedin. oysa, onun, yaşamında bir kez olsun gerçekleştirdiği, gerçek hale getirebildiği tek hayali olabilirdin - hatta sanıyorum , bunu istiyordun da... hayalden gerçekliğe giden yoldaki adımı atmadın - "kaçtım" dedin...
işte: kaçtığın kendindi - belki de, benim gerçekleşen hayalim olabilseydin, kendi en yoğun gerçekliğin de olabilirdin...
kim bilir, artık - geçti..."
__o uzun ayrılıştan önceki son buluşmamızda, bana, şöyle bir şey dedin:-
"senin ile hiç ilişkimiz olmadı ki..."
"senin ile ilişkimiz hiç olmadı ki..."
"senin ile ilişkimiz olmadı ki hiç..."
"hiç ilişkimiz olmadı ki senin ile.."
tam nasıl söylemiştin, anımsayamıyordum -belki, yıllar içinde, kafamda o kadar evirip çevirmiştim ki bu tümceyi, tam biçimini artık yeniden kuramıyordum (yıllar sonra, o gün bu tümceyi üzerine not ettiğim sigara paketini buldum: şöyleydi:
"bizim senin ile hiç ilişkimiz olmadı ki...")
önce hiçbir şey anlamadım; hep de düşünüp durdum; ancak da yıllar sonra, anladım:-
haklıydın
haklısın
"senin ile hiç ilişkimiz olmadı ki..."
"senin ile ilişkimiz hiç olmadı ki..."
"senin ile ilişkimiz olmadı ki hiç..."
"hiç ilişkimiz olmadı ki senin ile.."
tam nasıl söylemiştin, anımsayamıyordum -belki, yıllar içinde, kafamda o kadar evirip çevirmiştim ki bu tümceyi, tam biçimini artık yeniden kuramıyordum (yıllar sonra, o gün bu tümceyi üzerine not ettiğim sigara paketini buldum: şöyleydi:
"bizim senin ile hiç ilişkimiz olmadı ki...")
önce hiçbir şey anlamadım; hep de düşünüp durdum; ancak da yıllar sonra, anladım:-
haklıydın
haklısın
__kararsız mısın;
korkuyor musun;
istemiyor musun?
,
diye sordum; sen de, hepsine birden, evet, dedin.
bunlar çok farklı şeyler oysa ki: -
'kararsızlık' kişinin ötekine yönelik;
'korkmak' kendine yönelik;
'isteksizlik' de ilişkiye yönelik;
yetersiz kalmasıdır.
korkuyor musun;
istemiyor musun?
,
diye sordum; sen de, hepsine birden, evet, dedin.
bunlar çok farklı şeyler oysa ki: -
'kararsızlık' kişinin ötekine yönelik;
'korkmak' kendine yönelik;
'isteksizlik' de ilişkiye yönelik;
yetersiz kalmasıdır.
__olanaksızlıktan yola çıkan ilişki, ne çok gerçeklik katetse de, yeniden olanaksızlığa varır, sonunda; son olanaksızlığı da, belki, ulaştığı en son gerçekliktir.
ilişki ancak yaşamakla varolur; ama, yaşandıkça da, tükenir.
b i z, artık, ayrı olabiliyor idiysek, sen ile ben arasındaki şu 'i l e', artık, yok, demekti.
İle / Oruç Aruoba