.

.
Üç çeşit meslek varmış : mühendislik,doktorluk,bir de hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.Prens Paradoks'tan bahsetsem kim bilir ne der? Belki şimdi sizin yanınızda Dorian Gray'lik yaparım bir süre. Sonra beni Lord Henry'liğe terfi ettirirsiniz. Masrafı neyse veririm. Fakat bir sıfatla başlamak istiyorum. Bu çocuk ilerde büyük adam olacak gibi ne olduğu belirsiz bir tanımla değil..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

21 Eyl 2016

Değersiz bir an mıdır anladığın bu kimsesizlik



günlerimi cansız cansız geçirip hayattan hiçbir beklentimin olmadığı ve bunun üzerinde düşünmediğim bir vakitte şu cümleleri okumuştum. " ... ne var ki kaderin tüm beklentilerimi yerine getirmesi ve benim de bunun ötesinde hiçbir şey talep etmeyişim bir alışkanlık haline geldiğinden bu hal giderek yaşamimda bir heyecan eksikliğine ve cansızlaşmaya yol açtı. o dönemde bazı yarı farkındalık anlarında bilincine tam varmadan içimde özlemini çektiğim şey arzulardan ziyade, arzulama arzusuydu; daha güçlü, daha bağımsız, daha tutkulu, daha doyumsuz istek duyma, daha yoğun yaşama, belki de acı çekme ihtiyaciydi. fazlasıyla aklı başında bir yöntemle varoluşumdan tüm çelişkileri uzaklaştırmıştım ve bu çelişki yokluğu canlılığımı söndürüyordu. isteklerimin giderek daha da azaldığını ve zayıfladığını, duygularıma bir tür donukluğun yerleştiğini görüyordum; belki de en iyisi şöyle ifade edecek olursam, bir tür ruhsal iktidarsızlık ve yaşamda tutkuyla yer alabilme yetersizliği hissettiğimi söyleyebilirim."

.......


"bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. kendisine bir ülkü edinen çok az. umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor: 'yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın sen?' öte yanda iyilik isteyenler, insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert ediniyorlar. insanları birbirine bağlayan ülkü tümden yitti, kayıplara karıştı. herkes, yarın sabah çekip gidecekleri bir handaymış gibi yaşıyor. herkes kendini düşünüyor. kendisi kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar isterse açlıktan, soğuktan ölsün, vız geliyor...


.....



eksiğimi tamamlamaya bir ayna istiyorum. öyle bir ayna ki suretimi değil suretimin altındakini, gizli beni göstersin bana. kimsenin görmediği beni..


.....


herhangi bir yaşam, istediği kadar uzun ya da karmaşık olsun, tek bir an'dan oluşur aslında - kişinin kim olduğunu keşfettiği andan..



......



konuşmak, başkalarına haddinden fazla ilgi göstermek demek. derler ki, çenesinden ölürmüş balıklar... ve oscar wilde.



...



....yaşamak istemediğim bir dünya var: bedenin ve bağımsız düşüncenin kötülendiği, başımıza gelebilecek en iyi şeylerin günah diye damgalandığı bir dünya. diktatörleri, gaddarları ve katilleri sevmemizin istendiği bir dünya, ister onların kanlı çizmeleriyle attıkları adımlar kulakları sağır edercesine sokaklarda yankılansın, ister kedi gibi sessizce, korkak gölgeler halinde sokaklardan gizlice süzülsünler ve parlayan çeliği kurbanlarının kalplerine arkadan saplasınlar. bu katillerin hep ama hep sevilmesi, itaat etmesi emredilir. şu emir, düşmanını sev diyen anormal emir, insanların gücünü çökertmek , bütün cesaretlerini ve özgüvenlerini kırmak ve onları diktatörün elinde hamur haline getirmek içindir, getirilsinler ki diktatörlere, gerekirse silahla karşı koyma gücünü bulamadılar..

...


kendi hayatının şimdiki eksikliğinin bilincinde olmak başlı başına bir felaket ise, hayatında bir şeylerin eksikliğini hisseden herkes hep mutsuz olurdu. tam tersine, cansız değil de ölmüş bir hayatın söz konusu olmasının koşulu, bilinçli bir şekilde açık ve dürüst olmaktır. 



demek ki mutsuzluğu doğuran başka bir şey olmalı : o eksikleri giderici, bütün olmayı sağlayıcı deneyimleri yaşamanın gelecekte de mümkün olamayacağını bilmek. 

...

.gelecek, geçmişin bok yemesinden başka bir şey değildir zaten biliyorsunuz; ne yaparsak yapalım, bir mucize olmadığı sürece bu gerçeği asla değiştiremeyiz..

Çal kapısını ; bana özel