.

.
Üç çeşit meslek varmış : mühendislik,doktorluk,bir de hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.Prens Paradoks'tan bahsetsem kim bilir ne der? Belki şimdi sizin yanınızda Dorian Gray'lik yaparım bir süre. Sonra beni Lord Henry'liğe terfi ettirirsiniz. Masrafı neyse veririm. Fakat bir sıfatla başlamak istiyorum. Bu çocuk ilerde büyük adam olacak gibi ne olduğu belirsiz bir tanımla değil..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

16 Ağu 2020

"Varoluşmaktayım."

"ben kendimi kırk bir kalpten yonttum..." 



 ".....hayatları boyunca hayatlarına giren insanların çoğuna bir şekilde kötülük ettikleri için artık kendilerini bile sevemez hale gelenler iyilik ve tevazu şarkıları eşliğinde, cumbuldata cumbuldata, başkalarının sevgisinde vicdanlarını çitiledi, dili damağı kuruyan, ciğerleri börten hastalar kapılara bakıp su bekledi, mahkumlar ranzalarında kah o yana, kah bu yana döndü, aç yatan çocuklar rüyalarında yiyecekler, içecekler gördü, nöbetçi eczaneler arı kovanı gibi işledi, kalplerinin başköşesinde yıllarca ağırladıkları kişinin pis bir yalancı olduğunu anlayanlar kendi öngörüsüzlüklerine hayıflanıp birer sigara daha yaktı, kim bilir, o sırada belki görünmeyen yıldızlardan biri de eğilip yukarıdan dünyanın ahvaline baktı, sonra artık yavaş yavaş şafak söktü...."

 .... "anlamak için, kendimi yok ettim. anlamak, sevmeyi unutmaktır. leonardo da vinci:" insan bir şeye ancak anladıktan sonra nefret ya da sevgi duyabilir" demiş. bundan daha yanlış, aynı zamanda da daha mantıklı bir söz bilmiyorum" 

fernando pessoa- huzursuzluğun kitabı

 "insan canavardır!" diye bağırdı ve sopasını şiddetle taşlara vurdu. "büyük canavar! zatın bunu bilmiyor. bütün işlerin yolunda gitmiş, ama bir de bana sor. canavar, diyorum sana! ona kötülük mü ettin? senden çekinir ve titrer. iyilik mi yaptın? gözlerini oyar... aradaki uzaklığı koru patron! insanlara umut verme. hepimizin eşit olduğumuzu, hepimizin eşit haklara sahip bulunduğumuzu söyleme; çünkü hemen senin hakkını çiğner, elinden ekmeğini kapar, açlıktan gebermeye bırakırlar seni. ben senin iyiliğini isterim, aradaki uzaklığı koru patron!"

 zorba - nikos kazancakis 

 ”siz hangi gruptasınız? yıllar önce yaşadığı olumsuzlukları durmadan tekrarlayıp elindeki kartopunu kocaman bir çığa dönüştürerek içinde kaybolanlardan ve yanındakileri de sürükleyenlerden mi; yoksa kocaman bir kar kütlesini güneşin sıcaklığıyla eritip etrafına huzur verenlerden mi?”
....

 " .. peki, ya aşkın karşılığı olan hiç bir sözcük olmasaydı? o zaman aşk olmayacak mıydı yani? aşk duyulmayacak mıydı o zaman? aşk, sözden önce de vardı.. dünyayı sözcüklerle tutsak ettik. bu süreçte biz de, kendi sözcüklerimizin tutsağı olduk.." 

gündüz vassaf-cehenneme övgü

 vazgeçme mucizesi. öyle oldu her şeyi bırakınca her şeyin rengi kendine geldi.

 latife tekin

 "non ridere, non lugere, neque detestari, sed intelligere..." diyor spinoza, yani "gülme, ağlama, lanetleme, sadece anla..." malum, kaptan'sa, "olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması" der...

...


 "insanlar, bize zarar verdikleri için değil; yaptıkları haksızlıklarla ruhumuzun ışığını söndürüp içimizdeki kötülüğün başkaldırmasına sebep oldukları için korkunçlar." "biz kendimizi hür sanıyoruz. halbuki ellerimizde ihtiraslarımızın, kötü huylarımızın görünmez zincirleri vardır. bileklerimize görünmez kelepçeler takılmıştır." “hükümsüz sırları biriktire biriktire, anlamsızlığı tekeline ala ala, hayat ölümden fazla ürküntü verir. büyük meçhul odur. bunca boşluk ve anlaşılmazlık nereye varabilir?”

 emil michel cioran 

Kendine kendini hatırlatmak zorunda kalacak kadar uzak kaldığın zaman karşılacağın şeylerin tepkisini kim verecek ?
.....

 “hiçbir şey olumlayıcı değildi, “ruh cömertliği” lafı hiçbir şey açıklamıyordu, bir klişeydi, kötü bir şakaydı. seks aritmetiktir. bireysellik mesele değil artık. zeki olmak neye yarar ki? aklı tanımla. arzu anlamsız. zeka hiçbir şeyi iyi edemez. adalet öldü. korku, yakınmak, masumiyet, ilgi, suç, ziyan, başarısızlık, keder artık hiç kimsenin gerçekten hissetmediği şeyler, duygulardı. düşünmek yararsız, dünya anlamsız. kötülük dünyanın tek sürekliliği. tanrı yaşamıyor. aşka güvenilmez. yüzey, yüzey, yüzey, insanın anlam bulabildiği tek şey yüzey. benim gözümde uygarlık buydu, devasa ve tırtıklı bir bıçak ağzı gibi...”

 lars fr. h. svendsen - sıkıntı’nın felsefesi

 “yürüyüp geçeceksin, hep yürüyüp geçeceksin. ben öyle yaptım. hep yürüdüm. herkesin her şeyi anlamasını bekleyemezsin. sen yürüyüp gideceksin. anlayan anlayacak, anlamayan anlamayacak; dünyanın hepsine yetişemezsin ki!” 

murathan mungan

 "bir cesedi sırtlamış ufacık bir ruhsun sen.

 " çember. ilk çıkar çatışmasıyla başlayıp, zamanla insanlara "doğru-yanlış" kavramı ile şekil veren ve gerçeği görme yetisini kaybettiren karanlık. hücrelerine kadar koşullu anlamlar yüklene-gelmiş bireyin, hiç bir zaman kendine ait olmamış zihnindeki doğrular ve yanlışlar üzerinden, canının yakıldığını sanması. kusursuzluğunu unutan ruhun, zihin mahsulü bir hapishanede çıkış yolunu aramasıdır çember. "ara, bulacaksın. iste, verilecektir." yol, sorana gösterilir. herkes, kendi yangınını söndürebilme gücüyle dünyaya gelir. "sevmek" dışında, 
.....

.... insan arzu ettiği gibi davranabilir, ancak arzu ettiği gibi arzu edemez. benim gözümden dünya / albert einstein


 "bana neredeyse her şeyin vaat edilmesine ihtiyacım var çünkü çok uzun zaman güneşin gölgesinde yaşadım. ışık ve arılık istiyorum-ve güneş gibi bir ateş yürekte. kandırılayım ve hayal kırıklığına uğrayayım istiyorum; öyle ki üst üçgeni tamamlayayım ve sürekli uzaya uçup durmayayım istiyorum. bana söylediğin her şeye inanıyorum, fakat her şeyin farklı sonlanacağını da biliyorum. seni bir yıldız ve tuzak olarak, terazinin dengesini bozacak taş olarak, gözleri bağlı bir yargıç olarak, içine düşülecek bir delik olarak, yürünecek bir patika olarak, bir haç ve ok olarak kabulleniyorum.şimdiye kadar güneşin aksi yönünde seyahat ettim; bundan böyle iki yönde seyahat edeceğim, güneş ve ay yönünde. bundan böyle iki cinsiyet, iki yarım küre, iki gökyüzü kabulleneceğim; her şeyden iki adet. bundan böyle çift eklemli ve çift cinsiyetli olacağım.başıma gelen her şey iki kez gelecek. bu dünyanın nimetlerinden yararlanan bir konuğum bundan böyle ben. ne hizmet edeceğim ne de hizmet talep edeceğim. sonu kendimde arayacağım" 

oğlak dönencesi / henry miller


 sözgelimi, “ben aptallık derecesinde dürüst ve açık bir insanım” ya da “ben çok hassas biriyim ve dünyayla uzlaşamıyorum” veya “ben karşımdakinin yüreğindekini anlamakta becerikli biriyim” gibi şeyler çıkıyor ağızlarından. ancak ben “hassas” insanların başkalarını incittiklerini defalarca gördüm. “dürüst ve açık” insanların, istediklerini almak için işlerine geldiği gibi davrandıklarını gördüm. “karşısındakinin yüreğindekileri anlamakta becerikli” olan kişilerin hiç de içten olmayan övgülere kolayca kandıklarını gördüm. 

haruki murakami /sputnik sevgilim

Gözün güneşi görebilmesi için güneş gibi olması gerekir,buranın ötesi susulması gereken eşiktir.
Plotinos

 "edebiyat şunun için güzeldir; senden asırlar önce yaşamış biri, senin de içini kemiren, genellikle ifade edemediğin duyguları tarif etmiştir bir yerlerde. varlığından haberdar olmayan birinin, senin yerine sıkıntı çekmiş olduğunu görmek rahatlatır. anlarsın, yalnız değilsindir."

  

Tanışalım mı? artık sayın anlıyacak olan..