.

.
Üç çeşit meslek varmış : mühendislik,doktorluk,bir de hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.Prens Paradoks'tan bahsetsem kim bilir ne der? Belki şimdi sizin yanınızda Dorian Gray'lik yaparım bir süre. Sonra beni Lord Henry'liğe terfi ettirirsiniz. Masrafı neyse veririm. Fakat bir sıfatla başlamak istiyorum. Bu çocuk ilerde büyük adam olacak gibi ne olduğu belirsiz bir tanımla değil..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

6 Mar 2012

Un monde parfait



kayıp ruhların tanrısı, tanrılar içinde kaybolup gitmiş olan sen, duy sesimi:bizleri, deli ve gezgin ruhları gözeten aziz kader, duy sesimi:kusursuz bir soyun ortasında duruyorum,
en kusurlu olan ben, ki eksiğim çoktur.bir insanlık karmaşası, yolunu şaşırmış nesneler bulutu olan ben, sonlanmış dünyalar arasında gezer dururum - kusursuz insanlar arasında,
ki yasaları sağlam, asayiş berkemaldir.
ki onların düşünceleri münasip, rüyaları muntazamdır. hayalleri defterde kayıtlıdır. onların erdemi, ey tanrı, ölçüdür, günahları biçilidir. erdeme veya günaha uğramayıp da alacakaranlıkta dolanan sayısız şeyin bile defterde kaydı tutulur, saklanır. burada, günler ve geceler mevsimlere ayrılır ve şaşmaz kesinlikle yönetilir.
yemenin, içmenin, uykunun, örtünmenin ve daha sonra tasalanmanın, hepsinin belli bir zamanı vardır. çalışmak, oynamak, meşk'etmek, raks'etmek ve sonra uzanmak, bunların da zamanı bellidir. filancayı düşünmek, falancayı derinden hissetmek, sonra düşünmeyi ve hissetmeyi kesmek, bunların da zamanı ayrıdır. filanca yıldızın falanca ufkunda yükselmesinden anlaşılır. komşular güler yüzle aldatılır. zerafetle hediyeler bahşedilir. övgü de ve sövgü de ihtiyatlı olunur; tek bir kelime bile yeter bir ruhu yıkmaya, bedeni tutuşturup kül etmek için bir nefes yeter. günün sonunda, bütün bu işler yapılıp bitince, eller güzelce yıkanır. sevmek, önceden kurulmuş bir düzene uyar. hoşça vakit geçirmenin usulü bellidir. tanrılara tapınmanın adabı vardır, iblislerin tuzağı maharetle savuşturulur. sonra bunların hepsi unutulur gider, bellek bütünüyle saf dışı kalmış gibi. hoşlanmanin gerekçesi olmalıdır, ince elenip sık dokunur. mutluluk tatlı tatlı yudumlanır, acılara asaletle katlanılır. sonra bardak boşaltılır, ertesi günün getirecekleri yeniden doldurabilsin diye.
bütün bu şeyler, ey tanrı, basiretle yoğrulur, kararlılıkla doğrulur, selametle büyütülür, yasalar marifetiyle düzenlenir, akıl ile yönlendirilir, sonra da -yine önceden belirlenmiş usule gore- katl' ve defnedilir. bunların insan ruhu icindeki sessiz kabirleri bile işaretli, numaralıdır.burası kusursuz bir dünyadır, tastamam mükemmel bir dünya. aşkın mucizelerle dolu olduğu bir dünya, tanrı'nın bahçesindeki en olgun meyve, kainatin temeli.


fakat, benim burada ne işim var, ey tanrı?


emeline varamamış tutkunun yemyeşil tohumu olan ben, ne batıya ne de doğuya koşmayan deli fırtına, yanmış kül olmuş bir gezegenin şaşkın parcası olan ben?
duy sesimi, ey kayıp ruhların tanrısı, tanrılar içinde kaybolup gitmiş olan sen!

cevap ver: neden buradayım?!