.

.
Üç çeşit meslek varmış : mühendislik,doktorluk,bir de hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.Prens Paradoks'tan bahsetsem kim bilir ne der? Belki şimdi sizin yanınızda Dorian Gray'lik yaparım bir süre. Sonra beni Lord Henry'liğe terfi ettirirsiniz. Masrafı neyse veririm. Fakat bir sıfatla başlamak istiyorum. Bu çocuk ilerde büyük adam olacak gibi ne olduğu belirsiz bir tanımla değil..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

22 Oca 2014

İnsan kendini anlatınca hiç samimi olmuyor.



Bir isim bulabilirdin ellerine, bir başka isim. Kimsenin tanımadığı ve sevmediğin kadınların kokusunun sinmediği bir isim. Böylece çağırabilirdi anılar seni tozlu raflarda çöreklenmiş bir kitabın ön sözünde. Ön sözü asla okumayan adamlardan değildin sen. Ve sana doğru gelmezdi hiçbir rüzgâr. Anlamlarını bilmediğin kelimelerle yepyeni cümleler kuruyordun. Anlamsız şeylerin bir araya gelip anlamlı olduklarını yap-boz yapa yapa öğrenen bir çocuğun acemiliğiydi saçlarında ki. Sigara kokmanın marifet olduğu zamanlarda tanıdım seni.
Sen sigara kokarken.
Bir isim bulabilirdin gözlerine, bir başka isim. Göz bebeğinin gecenin bir yarısı ağlamalarına uyanmadığın zamanlardan kalma, kalın sözlüklerden bulunmuş anlamsız bir isim. Anlamını bilmek ve söylemek zorunda olmadığın isimlere hayrandın sen. Biliyordum. Çünkü ismimi bir kavanoza tıkıştırırken yakalamıştım seni. Kirpikleri düşen adamları sevmenin marifet olduğu zamanlarda tanıdım seni.
Kirpiklerin düşerken.
Bir isim bulabilirdin burnuna, bir başka isim. Kokunun yatağıma sinmediği ve perdeyi açıp güneşi yatağımıza çağırmadığım zamanlardan kalma. Sevmediğin insanları tanıyorum ve her gece karşı kaldırımda bekliyorlar. Beni. Bizi. Ya da beklediğimiz ufak bir kızın yere düşürdüğü şekerle birlikte ölüyor. Ölmenin marifet olduğu zamanlarda tanıdım seni.
Ölürken.
Bir isim bulabilirdin saçlarına, bir başka isim. Özlemlerin saç diplerinden sarkmadığı zamanlara inat. Kırılmış tabaklardan yemek yerken görmüştüm seni. Ve kırık kalpleri daha çok kırmanın nedenini bilmiyor sokak kedileri. Onlar anlamazlar çünkü. Bende anlamam. Ama bir sebebi olmalı gizlice çöpe attığın artıkların. Kahve içmenin ve aşk kusmanın marifet olduğu zamanlarda tanıdım seni.
İçerken.
Bir isim bulabilirdin kendine, bir başka isim. Teninde kalan tırnak izlerini yeni aşklarla örtmeni gerektirmeyecek bir isim. Seni yeniden sevmenin imkansız olduğu zamanlardan kalma bir nefretle, bir başka isim. Yepyeni bir ismin olursa, seni seveceğimi bilerek. Ve sen sevmeden ellerimden arta kalanları. Saçlarında dalgalanan denizi umursamadan. Olmayan adamları sevmenin marifet olduğu zamanlarda tanıdım seni.
Olmadığında.
Kadınların hep ağladığı zamanlarda tanıdın beni.
Ağlamanın anlamsız olduğu geceler görmedin
Hep bir anlamı vardı çünkü ölen kirpiklerin
Ve bir aşk daha düşmeliydi gözlerinden.
Sen hep düşerken tanıdın beni.
Düştüğünde yoktum.
Ve hiç olmamıştım.
Hiç olmadın.
Hiç.

Buse Beşiroğlu