.

.
Üç çeşit meslek varmış : mühendislik,doktorluk,bir de hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.Prens Paradoks'tan bahsetsem kim bilir ne der? Belki şimdi sizin yanınızda Dorian Gray'lik yaparım bir süre. Sonra beni Lord Henry'liğe terfi ettirirsiniz. Masrafı neyse veririm. Fakat bir sıfatla başlamak istiyorum. Bu çocuk ilerde büyük adam olacak gibi ne olduğu belirsiz bir tanımla değil..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

6 May 2011

Münzevi




virajlı harfler gibi yaşadım
s’ de kaldım; kahrın alfabe(s) inde
ölümler vardı öldüm, ateşler vardı yandım
bir yanardağ gibi içimden dünyanın yüzüne karşı
içimden aşkların, inançların yüzüne karşı
ihanetle öpüştüm, yazgıma küstüm
öpüştüm ölümlerle, vuruldum düştüm

yapraklar sallanıp dururken ağaçlarda
içimde yarım kalmış bir orman...

yağmurlar vardı, hepsini yağdım
ne beklenen gelendi ne gelen beklenendi
devrildim sabrın tehditkâr kabzasıyla
uygarlık yarım kaldı, dedim ey zerdüşt
ve yarım barbarlık da
ikisi de caymadı…
gökyüzü soldu
avuçlarımda gencecik bulutlar öldü
ardımdan sürüyerek getirdim kendi ölümü
alın dijital dünyanıza kadavra yaparsınız...

içimde yarım kalmış bir orman...
içimde yanmış kalmış bir orman…

kan bile terk ederken damarını, zamanlar an’larını
her aşk kendi masalını…

dedim, yapraklar mı terk eder ağaçlarını
yoksa ağaçlar mı yapraklarını?

dedim, kimse konuşmayacak mı artık susuşlarını?
kimse…kimse toplamayacak mı çığlıklarını?

ve neden birbirinin yüzüne yaslamış herkes
kanlı mahcup bayraklarını?

yanıt yoktu…
çünkü soru yoktu, soru yoktu, soru yok!
dedim ey nüshasız aslım
be acıların hesabını veren yok; onları güneşe ser
onları güneşe ser, güneşe!
acı bu, herkes her yerde, o da güneşte çeker
sonra katlar dolabına koyarsın
arada bir çıkarıp ütülersin, anarsın
bu acılar başka ne işe yarar
bu başkalar hangi acıya yarar?

devrilse de üstümüze şehir yarar insana
acıtsa da kalbinizi şiir yanar insana…

yapraklar sallanıp dururken ağaçlarda
içimde yarım kalmış bir orman...
içimde yanmış kalmış bir orman...

kentli bir münzeviydim
virajlı harfler gibi yaşadım
ölümler vardı öldüm, ateşler vardı yandım
parlayıp yiterken kahrın alacasında
na çar bir gölgeydim şehrin uğultusunda
ve yalan bir müfreze hayatın ordusunda
nere dönsem iğretiydi bir yanım
ateş yanım, duman yanım, kül yanım
gelen yarım, giden yarım, ben yalım
yapraklar salllanıp dururken ağaçlarda
içimde yarım kalmış bir orman
içimde yanmış kalmış bir orman

ödeştim cehennemimle hiç dublör kullanmadan
boğuldu su, yenildi aşk, çürüdü devlet..

içimde çok yanılmış bir orman...
içimde çok yanılmış bir orman…