.

.
Üç çeşit meslek varmış : mühendislik,doktorluk,bir de hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.Prens Paradoks'tan bahsetsem kim bilir ne der? Belki şimdi sizin yanınızda Dorian Gray'lik yaparım bir süre. Sonra beni Lord Henry'liğe terfi ettirirsiniz. Masrafı neyse veririm. Fakat bir sıfatla başlamak istiyorum. Bu çocuk ilerde büyük adam olacak gibi ne olduğu belirsiz bir tanımla değil..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

4 Mar 2012

Yangın



ben bu kadına aşık oldum
ve işte sırf bundan dolayı ondan kaçtı ruhum.

şaşırmamalı aslında
sanatçılar böyledir, haklıydı.
hep.
ilhamlar için insanları kullanan sıçtığımın ruhuna sahibim ben de
hayat pezevenginin orospu ruhlu duluyum
kim ne verirse, hatta daha çok verirse;
canım ne isterse, istetirse.

kadınları severim, sevişirim, her zerresine dokunurum şefkatle ve sonra canım istediği diye, anlıyor musunuz sırf canım istediği diye çeker giderim
hiç bir gerekçeye gerek yoktur
öylece gitme hakkını kendimde görürüm
ama haksızlık etmeyin bana
ben kartları hep açık oynarım
fırça ile tuvali tatmin ederken, ruhum ile ruhunu tatmin ederim kadınların
ve onlar
en başından beri bilirler gelip gideceğimi.

bir gel git malzemesi kılındıklarını da bilirler elbet.
severler ama beni
çılgın gibi hem de.
bir sanatçının gözünde yaşamayı
bir sanatçı ile sevişmeyi
fırça ile orgazm olmayı
ruh ile öpüşmeyi
şarap ile soyunmayı
sırtıma tırnaklarını geçire geçire kendinden geçmeyi de severler

alış-veriş azizim.
alan var veren var. Adalet!

Ticaret basittir:
Mesela ben özgürümdür
ve onlara da özgürlüklerini veririm.
Kendimi tutsaklaştırsam bile bu katran yaşama,
bir izmarit yakar üzerine tükürürüm kelepçelerimin

dedim ya,
O da,
evime getirdiğim o kadın da biliyordu beni.
ta ilk baştan anlamıştı gözlerimi
gözlerimden ruhumu
hatta en çabuk anlayanı olmuştu tanıdıklarımdan!

O gece,
sıcak battaniyenin altında uyanıp çıplaklığından utanmadan küfürvari bir şeyleri havaya soluduğunda anlamıştım içindeki o vahşiliği

O, hiç anlamadığım dilde kendi kendine küfürler ederken,
ben aşık oldum o'na

Yo, sanatçının aşık olması gibi değil,
bir insanın
hatta bir hayvanın aşık olması gibi
doğal
olağan
sıradan.

o anda
küfürvari hıçkırırken
aslında ne dediğini hiç sormadım O'na.

ama ben o kelimeleri haykıran, acı sümküren kadına baktım
baktım.
Baktım.

şarap istedi benden
ölümü arzular gibi ..
titremeden sesi..
yayık harflerle ıslatıyordu fransızcayı
fransız değildi
asla değil!
ya da en az ben kadar fransız O da.

nereli tahmin edemiyorum,
belki diyorum benim gibi biraz oradan biraz buradan almış
biraz ötede biraz beride yaşamış

Sinirleniyorum o anda.
Her şey berraklaşıyor zihnimde
gidip ilaç alıyorum dolaptan,
sıçtğımın salağı komaya girecek!
titriyor deli gibi
İlacı veriyorum,
bir tane daha
en etkilisinden
ağzına ne versem alacak, o kadar yumuşak bedeni
o kadar salmış kendini!
.
rahatlıyor
gevşiyor
zamanı bir pastil gibi odamda eritiyor

anlatmaya başlıyor
her sarhoş gibi
tüm bilinç altını en müstehcen, en rahat, en uç kelimelerle sıralıyor bana
sadece bedeni değil, ruhu çırılçıplak karşımda!Bir sanatçının en sevdiği şeyi yapıyor. Soyunuyor ruhuyla.

Ayağa kalkıyor, hiçkırıyor, elleriyle kollarıyla çırpınıyor adeta anlatırken

bir erkek mi!!
yani
tüm bunların sebebi bu mu?
Siz kadınlar,
sizi algılamak bile başlı başına bir başarı
bu ruhları titretecek kadar asil duran kadını
hıçkırarak titreten çulsuz, sapsız, gerizekalı bir erkek ha!
Acıyorum ona
acınası acılar bunlar
çaresizlikler
mazoşizm!
eline jilet versen zaman adında, doğrar kendini acısıyla bu tip kadınlar!

Kıvrımlı hatlarıyla karşımda huzursuzluktan danslar yaparken üşüyor,
yerde kıyafetlerini görüyor, üzerine geçiriveriyor hırkasını

Şaşırıyorum
bana hiç bir şey sormuyor
ama bir fahişe gibi de kokmuyor!
Neden her şeyi bu kadar olağan karşıladığını anlayamıyor, sadece alkole veriyorum bu rahatlığı

derken,
aradan saatler geçmiş, dudakları konuşmaktan uyuşmuşken öpüyorum onu
o anda
sırf istedi canım diye.

dudaklarıma ekşi şarap tadı geliyor
kekremsi
ağlayarak öpüyor beni, dudakları nemleniyor zevkten
üzerini çıkarıyor bilinçsizce ve ben içine giriyorum bilinçle.
İnlemiyor, konuşmuyor neredeyse nefes bile almıyor.

SAdece yapışıyor,
ruhuma hiç ayrılmamak üzere
Bir parçam olmak için benimle bütünleşek garip bir ben gibi!

Kendimle mastürbasyon yapmak gibi onla sevişmek
Güçlü ve buruk

Ki ben,
bu kadınla
sadece iki kez sevişiyorum koca iki ayda
ilki ilk karşılaştığımızda beni parçalayarak, inleterek dağıtıp, kendini içime soktuğu o günde.

Diğeri
yani sonuncusu ise,
yangının çıktığı gece.
YA da yangını çıkardığım gece.
Onla sevişmemizin ertesinde, taşıyamayacağımı anlayınca bu sevgiyi bedenimde,
sırf gitsin düşüncesiyle.

ve canım öyle istedi diye!

benden uzaklara, benden nefret ederek, beni taşımadan, bana alışmadan, beni anlamadan gitsin diye

yaktım evimi
Kendimi
Ellerimi ruhumu bedenimi
sonra
Yanına yattım usulca,
bedeni ılıktı
Aşıktım ben bu kadına
anlıyor musunuz
hücrelerimi çalmıştı benden
beni bana borçlu kılmıştı!
farkında bile değildi
ve ben, sırf aşık olduğum için istemiyordum onu hayatımda

beni mahvederdi aşk!
ben aşkı yöneten, aşka aşık olan, aşkla oynayan
aşkı yaşatan, aşkı resmeden,
aşkın tüm renklerini hazda, anda, mekansızlıkta, zamansızlıkta, pervasızlıkta gören adam istemedim o kadını!
AŞık olduğum kadını
tek kadını!

Omuzundan
sağ omuzundan öptüm onu
.
duman odaya dolmaya başladı ve
O,huzursuzca kıpırdanmaya başlayınca kalktım yataktan
koştum
resimlerimi toparlamaya başladım,
çocuklarım gibi titrer göründüm onların üzerine


ARadan bir kaç dakika geçmedi ki,
yanıma geldi
BAkışları buz gibiydi,
alevler arkasını kaplamıştı
donuk bakıyordu
anlatılmaz bir donukluk
RENGİ olmayan bir donukluk!

en kaliteli ottan çekmiş gibi
Duygusuz ve zevksiz


O anda,
burnuma değecak kadar yaklaştı tenime
Elini yanağıma koydu
Buz gibiydi elleri!
üşüdüm.

Yangından ötürü ben bile heycanlanmışken,
o hiç bir şey demeden ve hissetmeden gözlerime baktı
baktı
baktı..

Ruhuma geçirdi sessizlik bıçağını ve neredeyse fısıldadı yarama kan niyetine:

Beni niye uyandırmıyorsun manyak herif?

O kadar sakindi ki.
O kadar..

İçindeki yıkımları duyuyordum,
ve o neredeyse delirmiş bir halde bana bakıyordu
Sonra dudakklarını büzerek,
iğrenç bir şey görmüş gibi
bana baktı
baktı
baktı

Ve yürüdü o büzülmüş dudağı ile,
evden kaçtı.

Anahtarlı Kilitler