.

.
Üç çeşit meslek varmış : mühendislik,doktorluk,bir de hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.Prens Paradoks'tan bahsetsem kim bilir ne der? Belki şimdi sizin yanınızda Dorian Gray'lik yaparım bir süre. Sonra beni Lord Henry'liğe terfi ettirirsiniz. Masrafı neyse veririm. Fakat bir sıfatla başlamak istiyorum. Bu çocuk ilerde büyük adam olacak gibi ne olduğu belirsiz bir tanımla değil..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

16 Oca 2014

The Waves



Bir ağaç mı aramalıyım? Bu birbirinin aynı odaları, kitaplıkları, Catullus okuduğum geniş sarı sayfayı, ormanlar, kırlar içerisinde bırakmalı mıyım? Kayın ağaçları altında yürümeli ve ya da ağaçların sevgililer gibi suda buluştuğu ırmak kıyılarında dolaşmalı mıyım? Fakat doğa bitkilerle çok kaplı, çok yavan. Yalnızca böyle genişlikleri, yükseklikleri, suyu, yaprakları var. Ateş ışığını, gözden ırak olmayı, bir tek kişinin kollarını, bacaklarını istemeye başlıyorum.

“İstemeye başlıyorum.” dedi Louis, “gece olmasını. Burada elim Mr. Wickham’ın kapısının damarlı meşe ağacından aynalığı üzerinde dururken Richelicu’nün bir arkadaşı ya da krala enfiye kutusu uzatan Dük Saint Simon olduğunu düşünüyorum. Bu benim ayrıcalığım. Şakalarım “söndürülemez bir ateş gibi yayılıyor saraya.” Düşesler öylesine beğeniyorlar ki küpelerinden zümrütler koparıyorlar -ama bu roketler en iyi karanlıkta, geceleri benim yatak odamda yükseliyor. Ben şimdi sömürge aksanıyla konuşan, elini Mr.Wickham’ın damarlı meşe ağacından kapısına vurmak üzere kaldıran çocuğum yalnızca.  Gün, gülünç olma korkusuyla örtbas edilmiş alçaklıklar ve zaferlerle doluydu. Okulun en bilgilisiyim. Ama, karanlık bastırınca bu kıskanılmaya değmez bedeni bir yana bırakıyorum -kocaman burnumu, ince dudaklarımı, sömürgeli aksanımı- boşluğa yerleştiriyorum. Ondan sonra ben, Virgillius’un yoldaşıyım, Planton’un. Sonra ben, Fransa’nın büyük hanedanlarından birisinin son mirasçısıyım. Ama ben, aynı zamanda bu rüzgârlı, ay ışığı ile aydınlanmış yerleri, bu gece yarısı dolaşmalarını bırakabilmek için kendisini zorlayacak olanım, damarlı meşe kapılarla yüz yüze gelecek olanım. Hayatımda elde edeceğim şey -inşallah uzun sürmez- böylesine iğrenç biçimde önümde açık seçik duran bu iki karşıtlık arasında devsi karışım olacak. Acılarımdan yapacağım bunu. Kapıyı çalacağım. İçeri gireceğim.