.

.
Üç çeşit meslek varmış : mühendislik,doktorluk,bir de hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.Prens Paradoks'tan bahsetsem kim bilir ne der? Belki şimdi sizin yanınızda Dorian Gray'lik yaparım bir süre. Sonra beni Lord Henry'liğe terfi ettirirsiniz. Masrafı neyse veririm. Fakat bir sıfatla başlamak istiyorum. Bu çocuk ilerde büyük adam olacak gibi ne olduğu belirsiz bir tanımla değil..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

17 Ağu 2011

Çürümenin Kitabı-Anti-Peygamber




Onun içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, kötülük biraz daha artar ... Vaaz verme çılgınlığı içimizde öylesine yer değiştir ki, korunma içgüdüsünün bilmediği derinliklerden doğar. Onun insan, kendinin bir şey önereceği ânı: Ne önereceği değildir. Bir sesi vardır ya, o yeter. Ne sağır ne dilsiz olmanın bedelini pahalıya öderiz ... Çöpçüsünden züppesine kadar herkes, cinaî cömertliğinin kesesinden harcar; hepsi, mutluluk reçeteleri dağıtır; hepsi, herkesin adımlarına yön vermek ister: Ortaklaşa hayat, bundan ötürü tahammül edilmez bir hale gelir; kendi kendi kitabı daha da çekilmez olur: Başkalarının işlerine karışmadığı zaman kişi kendi işleri için o kadar duyar ki, kendi "benliği" ni bir dine çevirir, ya da tersten havarilik yaparak "benliği" ni yok sayar: Evrensel oyunun kurbanıyızdır ... Varoluşun veçhelerine getirilen çözüm önerilerinin bolluğu, ancak bu önerilerin nafilelikleriyle mukayese alınabilir. Tarih: İdeal imalathanesi ... huyu suyu belli olmayan mitoloji, sürülerin ve yalnızların taşkınlıkları ... gerçekliği haliyle tasarlamanın reddi, ölümcül kurgu açlığı ... Fiiliyatımızın kaynağı, kendimizi zamanın merkezi, nedeni ve sonucu bilinçsizce meyilli olmamızda. Reflekslerimiz ve gururumuz, büyük bir parçası olduğumuz gerçeğe dönüştü. Eğer yapacağımız doğru olarak anlayabilseydik; eğer kıyaslamak, yaşamaktan alınmaz olsaydı, mevcudiyetimizin ufaklığının açığa çıkması bizi ezerdi. Ama yaşamak, kendi boyutlarına karşı körleşmektir ... Bütün fiiliyatımız –soluk almaktan imparatorluklar ya da metafizik sistemler kurmaya kadar– kendi önemimiz hakkında bir yanılsamadan, bilhassa da peygamberlik içgüdüsünden çıktığına göre, kendi hükümsüzünü doğru bir şekilde görmesi, işe yarar ve kendini kurtarıcı gibi işe yarayacak kimdi ki? "İdeal" siz bir dünya, doktrinsiz bir can çekişme, yaşamsız bir ebediyet hasreti ... Cennet ... Fakat kendimizi oyalamaksızın bir saniye bile vardık: İçimizdeki peygamber, bizi kendi boşluğumuzda ihya eden deli tarafımızdır. İdeal bir şekilde zihni açık, yani ideal bir şekilde normal insan, içinde hiçlik'ten başka hiçbir şeye tutunmamalıdır ... Onu işittiğimi farzediyorum: "Amaçtan, amaçlardan koparılmışım; arzularımın ve burukluklarımın sadece formüllerini muhafaza ediyorum. Sonuca bağlama eğilimine direndiğim için ruhu yendim; tıpkı hayatı da, onun içinde çözüm aramaktan dehşete kapılarak yendiğim gibi ... İnsanın seyri - ne mide bulandırıcı şey! Aşk - iki tükürüğün karşılaşması ... Bütün duygular mutlaklarını salgı bezlerinin sefilliğinden alırlar. Asalet varoluşun yadsınmasındadır, harap olmuş manzaralara tepeden bakan bir tebessümdedir sadece.

(Vaktiyle bir "benliğim" vardı; artık sadece bir nesneyim... Yalnızlığın bütün uyuşturucularını tıka basa alıyorum; dünyanın uyuşturucuları bana benliğimi unutturamayacak kadar hafiftiler. İçimdeki peygamberi öldürmüş olduğuma göre, nasıl olur da insanlar arasında hâlâ bir yerim olabilir ki?)