.

.
Üç çeşit meslek varmış : mühendislik,doktorluk,bir de hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.Prens Paradoks'tan bahsetsem kim bilir ne der? Belki şimdi sizin yanınızda Dorian Gray'lik yaparım bir süre. Sonra beni Lord Henry'liğe terfi ettirirsiniz. Masrafı neyse veririm. Fakat bir sıfatla başlamak istiyorum. Bu çocuk ilerde büyük adam olacak gibi ne olduğu belirsiz bir tanımla değil..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

1 Oca 2012

Delilik Görevlerim



Merhaba, ben deliriyorum.
Delirirsem ölmek kavramının anlamını yitireceğini biliyorum.
Gün doğumuyla gün batımının arasında hiç bilmediğiniz bir yer var, oraya saklandım orada deliriyorum.
Eskiden Araf’ta yaşardım, mutlu olduğumda hayata doğru yola çıkardım ve mutsuz olunca da yaşamın olmadığı yere hareket etmeye çalışırdım. İp üzerinde yürümek gibi. Ya kanatlanıp uçmayı ya da yere çakılıp parçalanmayı bekledim. Yere düştüğümde parçalandığım halde nefes almaya devam ettim. Ne olursa olsun bir yer edinemedim.  Bu ortalama ve monoton kaos beni yordu. ,
Ama karar verdim ne kanatlanmak istiyorum, ne çakılmak. Bu yüzden bugün benim delirme günüm. Bundan sonra hep deli kalmaya karar verdim. Dünyayı gözümde büyütmekten, anlamsız olan her şeye anlam yüklemeye çalışmaktan yoruldum.  Ben dahil her şey anlamsızsa, neden ben bugün delirmiyorum dedim. O yüzden şimdi kabuslarımı taklit  ediyorum, deliriyorum ve sizi toz duman kılığına girerek takip etmeye karar verdim. Toz duman kılığından insan kılığına büründüğümde ise havuzların içinde ağlamaya karar verdim.
Hastanelere mezarlık gibi davranacağım ve  ısırdığınız her meyve için gözyaşı dökeceğim. Gün gelir sizden o meyvelerin intikamını alırım, belki gelir kafanızdan ya da karnınızdan bir parça koparırım orasını daha tam düşünmedim.
Kurban bayramlarında, emirlerin tersini uygulamaya karar verdim. Kurban diye aranızdaki yaşlı insanları keseceğim, kesip kanlarını alnıma süreceğim, oh olsun bir sürü sevap işleyeceğim.
Solucan tutmak için oltamın ucuna balık takacağım, mezarlarınıza gelip topraklarınızı çalıp kendi bahçemi yaratacağım, çiçekler dikeceğim rengarenk.
Ne diyorduk? Doğum günlerinize katılacağım ve üflemeye hazırlandığınız mumların ateşiyle evinizi yakacağım. O ateş Hıdrellez ateşiymiş gibi ateşlerin üzerinden atlayıp dilek tutmanız için sizi zorlayacağım.
Duyarlı olacağım tek şey meyveler olacak. Meyve suyu içiyorsunuz ya hani siz, onlar aslında zavallı meyvelerin kanı. Vampir olmuşsunuz haberiniz yok, kalbinize kazık geçireceğim, elimde sarımsak kovalayacağım her birinizi meyvelerimi rahat bırakmanız için.
Dolunay oldu mu vakit, kelebek adama döneceğim size inat. Kozamdan çıkıp etrafınızda uçacağım. Zorla çay içirip size, çay falınıza bakacağım ve mutlaka sizin üç vadeye kadar öldüğünüzü göreceğim.  Aşkı bulamayacak kadar yapmacık  ve çirkin olduğunuzu söyleyip göz yaşlarınıza kahkahalarla güleceğim, sonra vakit dolunay olunca yine kelebek adama döneceğim.
Birden Don Kişot’un kızı olduğumu hatırlayıp apartmanlara saldıracağım. Önce apartmanlara sonra kanalizasyon kapaklarına karşı büyük bir savaşa gireceğim.
Siz bir hoca eşliğinde namaz kılarken, mikrofonu kaptığım gibi şarkılar söyleyeceğim size, imanınız gerçekse bana aldırmayıp namazınıza devam edeceksiniz ancak değilse, bağırıp kızacaksınız bana, olsun ben şarkıma devam edeceğim. İstek parçalarınızı alıp sizi de mutlu edeceğim merak etmeyin.
Daha hayattayken organlarımı bağışlayacağım bebeklerinize. Kalp, böbrek, popo, meme göz neye ihtiyacınız varsa size bağışlayacağım ancak verdiğim her parçamın bekçisi olacağım. Siz uyurken odanıza girip içinizdeki dalağımla sohbet edeceğim. Eğer kalbimi vermişsem size, aşık olmanızı isteyeceğim sizden. Kirpiklerimi vermişsem, göz yaşlarınızla ıslatmamanız için sizi tehdit edeceğim.
Sokakları gezip sarhoşları bulacağım ve teker teker hepsine süt içireceğim, ayıkları bulup rakı içireceğim.
Sonra fahişeleri bulup hepsiyle teker teker evleneceğim. Hepsine aşık olmaya da karar verdim.
Bakire olanlarınızı bulup  sıradan bir kerpetenle zarlarını içlerinden söküp alacağım. Sonra parçalanmış zarlarla kendime perde yapacağım.
Kumdan adamlar, kardan kaleler yaratıp kumdan adamlarımla sevişip kardan kalelerimde yaşayacağım.
İntihara teşebbüs edenlerinizi   idam edeceğim. Giyotin boynunuzu parçalarken hayır dualarınızı bekleyeceğim. Sonra gidip Azrail’i bulacağım ona yeni bir iş teklif edeceğim, ebe olmasını önereceğim. Kabul ederse mesleğini ben icra edeceğim.
Kocaman bir karpuz kılığına girip geleceğim, içimdeki çekirdeklerle sizi kurşuna dizeceğim.
Uyuşturucu taciri olacağım. Kokain diye pudra şekeri sokacağım burnunuzdan, esrar diye kekik içirip kafanızı güzel edeceğim.
Sonra yıldız olacağım ama alıngan bir yıldız, kayıyor taklidi yapacağım beni görüp dilek tutanlarınızın kafasına düşeceğim, oh olsun size.  Sonra ay kılığına gireceğim, ancak ne hilal gibi kıvrımı güzel ne de dolunay gibi şişman olacağım. Üçgen ve kalp şekline girip bilim adamlarını delirteceğim.
Din adamlarını ve bilim adamlarını birbirine düşürmeye karar verdim. Önce Adem sonra ilk maymun olarak karşınıza çıkacağım ve sizin ayrı bir ırktan geldiğinizi sizin uzaylıların ta kendisi olduğunuza ikna edeceğim sizi.
Ardından tavuğun yumurtadan yumurtanın tavuktan çıkmadığını, ele başının civcivler olduğunu ve civcivlerin atalarının Mısırlılar olduğunu söyleyeceğim size.


Kardelen Uysal
İstanbul Bilgi Üniversitesi