.

.
Üç çeşit meslek varmış : mühendislik,doktorluk,bir de hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.Prens Paradoks'tan bahsetsem kim bilir ne der? Belki şimdi sizin yanınızda Dorian Gray'lik yaparım bir süre. Sonra beni Lord Henry'liğe terfi ettirirsiniz. Masrafı neyse veririm. Fakat bir sıfatla başlamak istiyorum. Bu çocuk ilerde büyük adam olacak gibi ne olduğu belirsiz bir tanımla değil..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

19 Ağu 2012

Aynı anda olur bunlar



ne kadar çok asfalt dökülse de yollara
bir kız kötü yola düşer mutlaka
biri sevgilisini düşünür hayatın anlamı gibi

genelevde bir adam bir kadına
tüm cevap şıkları biraz da kendisiyken
“buraya nasıl düştün” diye sorar

meşhur ve yabancı mağazaları
kapıcı kızları süpürür geceleri
biri namusu kirlenmesin diye canını verir
gece morg bekçisi bir güzel düzer onu
böyle gelmiş böyle gider der biri
“haadii leenn” der bir diğeri
ama esas mekanizmaysa başka biri
birinin hayal gücü zengindir ama hiçtir
biri hayal kurmaya bile adam tutar zengindir

biri zayıf alır matematik dersinden
zayıf veren öğretmen ay sonunu hesaplar
biri boş vakitlerinde su sporları yapar
birinin dolu vakitlerinde evini su basar
kahvede televizyonda laleli yangını seyredilir
“yazık ulan bu nataşalara daha gençlermişde
daha çok düzülürlermiş” der gülerek biri

biri tam otuz yıl sonra çıkar hapisten
habire ev alır biri habire araba alır biri
bir martı ölür kimseye gazeteye ilan vermez
garsona asgari ücret kadar bahşiş verir biri
biri haberlere konu çıksın diye intihar eder
herkes benim gibi olsa dünya ne güzel olur der biri
birinin doğum günüdür şimdi birinin düğünü
biri ölmek üzeredir biri hamile kalırken

biri biri bile değildir tipten kaybeder o biri
biri hayat pahalı der günde yüz kişi ölürken

biri akşamdan kalmadır akşamın haberi yoktur
biri sevgilisine mektup yazar kompozisyon gibi
televizyona dalar biri yakar yemeği

biri birine çarpar iki hayat değil de iki yumurta sanki
trafiğe küfreder biri yolcunun bacaklarına bakarak

altı milyar insanın boku nereye gidiyor der biri
birinin taksidinin son günüdür onu düşünür

biri bir kavgayı ayırayım derken boşu boşuna ölür

eroin krizine girer biri çırpına çırpına yürür

biri köpeğini gezdirir biri bebeğini
köpek losyon kokarken bok götürür bebeği

biri memlekete sadece televizyonda üzülür
yeter ulan memleket de biraz bana üzülsün der biri

birinin bir dişi altındır kıçı gümüş kaplama
birinin teneke kadar değeri yoktur bit pazarında

bir türlü anlam veremez dünyanın döndüğüne biri
dünyayı döndüren enerji nerden gelir kim verir
nerde kalacak bu millet nerde bu devlet der bir diğeri

birinin evine hırsız girer birinin evine polis
biri çöpten ekmek ararken çöplerden heykel yapar biri

serçelerin nüfusu artıyor mu azalıyor mu
fantom niye ormanda on kaplan gücündedir
düzen mi düzülen mi asıl eşcinseldir
ne olacaktır bu fenerin hali allah aşkına
geyik sardıkça sarar kahvede çaylar tazelenir
sur dibinde atlar kesilir kedilerden kokoreç yapılır

hayat çok mantıklıdır insanlar güzeldir der biri
dünyayı hayatı bu hale uzaylılar sokuyormuş gibi
insan toprağa dönüşür topraktan çiçek biter
biri birine verir o çiçeği sevişir hayat sürer
biri ölürken biri dirilir biri ağlarken biri sevinir

biri geç kalırken biri erken gelir birine

biri severken biri ayrılır biri ah derken biri oh der
adları değişik olsa da hep aynı gün yaşanır
yoksulluk dünya da o kadar zengindir ki
açlık ingilizceden bile en birinci lisandır

biri bunları yazar başı göğe mi erer
biri bunları okur ya sever ya küfreder..