.

.
Üç çeşit meslek varmış : mühendislik,doktorluk,bir de hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.Prens Paradoks'tan bahsetsem kim bilir ne der? Belki şimdi sizin yanınızda Dorian Gray'lik yaparım bir süre. Sonra beni Lord Henry'liğe terfi ettirirsiniz. Masrafı neyse veririm. Fakat bir sıfatla başlamak istiyorum. Bu çocuk ilerde büyük adam olacak gibi ne olduğu belirsiz bir tanımla değil..

Tutunamayanlar / Oğuz Atay

23 Mar 2012

Yani deliler, bizden akıllı mı Vatson?



Fıkra anlatmaktan da sıkıldık.

Zeytin çekirdeklerini önlerindeki kâğıda tüküren ya da helvalarının üstüne limon sıkan çocukları mı seyredeceğiz karşı masalardaki? Senin miden bulanır, bakamazsın zaten. Ciddi meseleler konuşacağız: Amerikan savaş filmlerindeki Alman tank birlikleri neden hep yenilgiye uğruyor? Newton mu daha büyük, Gauss mu? Böyle önemli bir meseleden bahsedeceğiz: bu Selim’in durumu ne olacak Kenan? Kendi bilir. Ben ona söyledim o gün: sen de dokuz numaradaki kıza gel, diye. Dinlemedi. Her hafta aynı kıza gidersen, diğerlerinden farklı muamele eder sana, dedim. Mutluluk hapı alacağına, bunu al, dedim. Yeter Kenan. Kentin şakalarının vahşeti, Ortaçağ mezalimini de geçti. Susun!

Garson koştu: “Bir şey mi istediniz?” Kendine geldi. Beğenmedim bu Kenan’ı. Alın götürün. Bir dondurma daha ısmarladı. Bu çocuğun bütün hayatını bilmiyoruz Kenan. Bizimle yaşamadığı bir yönü var hayatının: kimseyle yaşamadığı bir yönü. Yalnız, bilemiyoruz neyi yaşayamadığını. Kimlerle yaşayamadıysa onları bulmalı. Yanılıyorsunuz aziz dostum Doktor Vatson. Kendisi, içine dönük bir insandı: hiç parmak izi bırakmış olduğunu sanmıyorum. Mister Holmes yanılıyorlar. İz bırakmayan bir suçlu kriminoloji tarihinde görülmemiştir. Deniliyor ki birçok insanın kanına girmiş olan Kafka bile bütün evrakını yakamamış. Biliyorsunuz sayın üstad: acele etmemek gerekir. Zamana bırakın. Ne korkunç söz! Bir daha söylediğini işitmeyeyim Vatson. Fakat, haklı olabilirsin azizim. (Bütün meseleleri bu uşak ruhlu herifin çözmesine, hiç olmazsa çözmeye kalkışmasına da içerlemiyor değilim.) Yalnız kediler, ölecekleri zaman bir iz bırakmadan kaybolurlar. Dostumuz da hiçbir şekilde evcil bir hayvan olarak düşünülemeyeceğine göre... Gerçekten, bu bir hareket noktası olabilir. Onunla
yaşayanları kimden öğrenebilirim? Önce, bütün şüpheli kişileri baştan gözden geçirmeliyim. Evinde bir arama yapın.

Derler ki ruh bozuklukları insanı son derece kurnaz yaparmış. Yani deliler, bizden akıllı mı Vatson? Adımı, çamaşır suyu markası gibi telaffuz etmemenizi rica edeceğim Mister Holmes. İntihar bir akıl hastalığıdır ve ancak bir akıl hastasının körleşmiş duyularının sağladığı soğukkanlılıkla başarılabilir. Muhakkak bir iz bırakmıştır; aksine ihtimal veremiyorum. Yalnız bunu, çok akıllıca, kurnazca yapmıştır. Manyakça bir zevk almıştır bunu yaparken de. Saçma. Selim’in böyle bir aptallık yapacağını sanmıyorum. Kimseye zararı dokunmayan soyut bir kötülüğü ben, büyük ve mustarip bir ruhun iç çekmesi olarak kabul ediyorum. Psikolojiyle kriminolojiyi birbirine karıştırıyorsun Vatson. İlmin sonu yoktur. Ukalalık etme Kenan. Garson, bu ne biçim Kenan?

Gerçekten, evinde birşeyler bulabilir miyim? Sıkı bir arama yaptığım söylenemez ilk gidişimde. Birden, orada olmak istedi. Bir an önce dönmeliyim. Daha öleli bir ay bile olmadı. Belki de ölmedi. Onu göremiyorum; o kadar. Diyelim ki Afrika’ya gitti. Uzak bir ülkeye. Ülkede bir iç savaş var; bütün haber alma imkânları ortadan kalkmış. Yollar kapanmış. Bütün bunları hayatın cilvesi diye kabul edeceğimi sananlar aldanıyorlar. Ben, giydiğim karaları bir daha çıkarmayacağım. Metin’in yanında hissettiğim aşağılık duygulara bir daha kapılmayacağım. En önemsiz belirtilerden yararlanacağım. Sonunda ceheneme bile gitmek olsa, durmayacağım. Sağlığında erkek olan biri. İhtiyatlı davranacağım. Esrarını kapatmış, beni dışarda bırakmış. Yurdumuzun semalarında ağır bir hava esiyor. Olric. Bu lanet hepimize bulaşacak. Bunu hissediyorum. Elini alnına götürdü: biriken terler eline bulaştı. Başı ağrımaya başladı: “Hayallerle boğuşuyorum,” diye söylendi. “Gün ışığına çıkarıp toz edeceğim onları''

Tutunamayanlar / Oğuz Atay